Helal gıda ve helal sertifikasyon açısından zaman zaman tartışmalara neden olan bir konu da istihlaktır.

İstihlak, kelimesinin anlamlarından birisi helak kökünden gelmekte olup, yok olmak anlamına gelmektedir. Diğer anlamı ise az bir maddenin çok bir madde içinde karışarak vasfını ve kendine has özelliklerini kaybetmesidir.

Günümüzde özellikle gıdalara katılan katkı maddelerinin gıdanın helalliğini bozup bozmadığının açıklanması amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır. Buna verilebilecek en iyi örneklerden birisi gazlı içeceklerin üretiminde kullanılan eser miktardaki alkolün o içeceği haram hale getirip getirmediğinin açıklanması için kullanılmasıdır.

Günümüzde ekmek dâhil pek çok gıda onlarca katkı maddesi içermektedir. Korumak, renklendirmek ve yapı kazandırmak başta olmak üzere pek çok amaçla gıdalara katılan katkı maddeleri helal gıda anlayışı kapsamında toplumda bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu durumda gıdada eser miktardaki katkı maddesi gıdanın içerisinde sahip olduğu özelliği kaybediyorsa bu durumda bir istihaleden bahsetmek mümkün olabilmektedir.

Bir maddenin zaten katkı maddesi olabilmesi için Türk Gıda Kodeksi, Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği’ne göre de besleyici değeri olsun veya olmasın, tek başına gıda olarak tüketilmeyen ve gıdanın karakteristik bileşeni olarak kullanılmayan, teknolojik bir amaç doğrultusunda üretim, muamele, işleme, hazırlama, ambalajlama, taşıma veya depolama aşamalarında gıdaya ilave edilmesi sonucu kendisinin veya yan ürünlerinin, doğrudan ya da dolaylı olarak o gıdanın bileşeni olması beklenmektedir.

Burada ki “Gıdanın karakteristik bileşeni olarak kullanılmayan” ifadesi katkı maddelerinin gıda içerisinde kendine has özelliklerini göstermemesi gerektiğini vurgulamak amacıyla kullanılmıştır. Dolayısıyla, değerlendirmede gıda katkı maddesi tanımına giren gıda bileşenlerinin istihale kapsamında değerlendirilmesi mümkündür.

Bu konuya Hz. Peygamber (sas) döneminden de örnekler vermek mümkündür. Bir gün vadilerde yırtıcı hayvanların uğradıkları suların hükmünü sorduklarında, “Su iki kulle miktarında olduğu zaman o necis olmaz” dediği bildirilmiştir. Bahsedilen iki kullenin yaklaşık 200 kg olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla çok büyük miktarlarda, büyük kazanlarda üretilen meşrubatların, süte katılan peynir mayalarının, içine fare pisliği veya benzeri şeyler düşen buğdayların bu hadisteki örnekten faydalanılarak açıklanabileceği ileri sürülmektedir.

Ancak özellikle genetiği değiştirilmiş organizma ihtiva eden gidalar, gazlı meşrubatlar ve recombinant peynir mayası ile üretilmiş süt ürünleri başta olmak üzere pek çok gıdanın helal sertifikasyona uygun olup olmadığı konusunda sertifikasyon kuruluşları arasında da bir fikir birliği yoktur.