İnsan çalışır, çabalar, gayret eder, savaşır; başarıyı ve zaferi verecek olan Allah’tır.

Allah’ın Resülü’nün “Hâlid Allah’ın Kılıcıdır. O her şeyini sizin için vermiştir. Nesi var nesi yok harplerde Allah yolunda sarf etmiştir.” diyerek övdüğü,

Hz. Ebu Bekir’in, “Analar Halid gibisini doğurmakta acizdir” diye methettiği Halid Bin Velid, 100’ün üzerinde savaşa kumandanlık yaptı.

Hiçbirini kaybetmedi.

Tam bir savaşçıydı.

İslam’la şereflenmeden evvel Uhud’da Kureyş ordusu süvari birliğinin kumandanıydı.

Meşhur Okçular tepesinde, Resûlullah’ın emrine rağmen tepeyi terk eden okçuların ardından, İslâm ordusuna arkadan saldırarak Müslümanlara büyük zayiad vermişti.

Hendek’te de Kureyş ordusu süvari birliğinin başındaydı.

Hendeği aşarak Resûlullah’ın çadırına saldırabilmek için gece yarısına kadar mücadele vermişti.

Hicretin 6. yılında umre yapmak niyetinde olan Allah’ın Resülü’nü Mekke’ye sokmamak için hazırlanan 200 kişilik süvari birliğinin başında da o vardı.

Öğle namazı kılarken Resûlullah’a ansızın hücum etmeyi dahi düşünmüştü.

Nedense bunu yapamadı.

İkindi namazında Resûlullah’ın korku namazı kıldırdığını görünce, “Bu adam korunmuştur” diyerek saldırmaktan vazgeçti.

Mekke’ye gelen Müslümanlarla karşılaşmamak için şehri terk etti.

Hz. Peygamber’le birlikte Mekke’ye gelen kardeşi Velîd’in kendisine yazdığı mektuptan etkilenerek Müslüman olmaya karar verdi.

Medine’ye gitti.

Resulullah’ın huzurunda Kelime-i Şehâdet getirerek Müslüman oldu.

Üç yıl Hz. Peygamber’in emrinde ve sohbetinde bulundu.

Mute Savaşı’nda İslâm ordusunu Bizans ordusunun imha etmesini engelleyen başarısından sonra Resûlullah ona ‘Seyfullah-Allah’ın kılıcı’ unvanı verdi.

Mekke’nin fethinde şehre giren İslâm ordusunun sağ kol birliğinin kumandanıydı.

Kureyş birliğini bozguna uğratarak Mekke’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesini sağladı.

Fetih’ten sonra Uzzâ putunu yıkmakla görevlendirildi.

Sonra çevredeki kabileleri İslâm’a davet için hazırladığı seriyyelerin başına getirildi.

Resûlullah’ın emrinde katıldığı son savaş Tebük Gazvesi oldu.

Halife Ebu Bekir onu ilk Allah Resülü’nün vefatından sonra baş gösteren dönme ve isyan hareketlerini durdurmada vazifelendirdi.

Mürtedlerle savaşmak üzere hazırladığı 4000 kişilik ordunun başına getirdi.

İsyanlar bastırıldıktan sonra Hâlid’i, Fırat nehrinin güneyinde Sasani’lerle savaşmakta olan Bekir Bin Vâil kabilesine yardım etmek için Irak’a gönderdi.

Suriye-Arabistan çölünün birleştiği yerde kurulmuş Aynüttemr’i savaşarak fethetti.

Basra körfezinden Fırat nehri boyunca uzanan bölgeyi İslâm topraklarına kattı.

Suriye’nin fethinde başkomutanlığa getirildi.

Busrâ ve Havran bölgesini kısa sürede ele geçirdi.

Hâlid b. Velîd’in kumandanlığında birleşen İslâm ordusu, Bizans İmparatoru Herakleios’un kardeşi Theodoros kumandasındaki 80.000 kişilik orduyla savaştı.

Müslümanlara Filistin ve Suriye kapılarını açtı.

Fetihten bir yıl sonra Bizans ordusuyla Suriye’de yeniden kapıştı.

Yermük Savaşı’nı kazandı.

Bu sırada elden çıkan Dımaşk şehrini ikinci defa fethetti.

Bu fetih esnasında Hz. Ebu Bekir vefat etti.

Halife olarak seçilen Hz. Ömer, ömrünü savaş meydanlarında geçirmiş büyük komutanı görevinden aldı.

Ünü dünyaya yenilmez savaşçı olarak yayılmıştı.

Hz. Ömer Halid Bin Velid’ibaşkomutanlıktan azlettiğini bildiren bir mektubu Yermuk’ta savaşmakta olan İslam Ordusuna yolladı.

Yerine Ebu Ubeyde bin Cerrah başkomutan olarak tayin etti.

Halid Bin Velid, hiçbir kırgınlık, küskünlük göstermeden emre itaat etti.

Ebu Ubeyde’nin komutasında Humus, Hama, Şeyzer ve Kınnesrîn şehirlerinin fethine canla başla, ilk günkü aşkla iştirak etti.

Peki, Hz. Ömer Halid Bin Velid’in neden azletmişti?

İnsan çalışır, çabalar, savaşır, gayret eder; başarıyı ve zaferi verecek olan Allah’tır.

Devlet ebed müddettir; Yenilmez komutanlar bir mektuba yenilir!

Emir demiri keser…

Bunu göstermek için…