Beşiktaş 116 yıldır çok defa sıkıntılar, maddi ve manevi sorunlarla boğuşmuş bir kulüp. Bir dev. Ne olursa olsun asla büyüklüğünden bir değer kaybetmeyen, taraftarlarının adanmış ruhlarıyla zor durumlardan bileğinin hakkıyla, duruşuyla ve şerefiyle ayağa kalkan bir dev.

Beşiktaş’ın 116 senelik tarihi boyunca başına gelmiş en kötü şey belki de Yıldırım Demirören yönetimiydi. TFF’nin ve MHK’nin göz göre göre uçuruma sürüklediği Beşiktaş’ı kendi çıkarları için kullanan ve kulübü borç batağında boğan bir yönetim… 8 yılda 84 transfer yapan ve sadece bir kez şampiyon olan Yıldırım Demirören yönetimi, Beşiktaş’ı bir harabe olarak bıraktığında kulübün kapısında icra memurları yağma bekliyorlardı.

Beşiktaş kulübünü bu denli ağır travmadan kurtaracağını söyleyecek bir adam aranıyordu o dönemde. Beşiktaş’ı yeniden yapılandıracak, gerektiğinde TFF’ye ve MHK’ye tepki koyabilecek, duruşuyla, tavrıyla Beşiktaş’ı yansıtacak bir başkan aranıyordu bütün camiada.

O isim Fikret Orman’dı tabii. Verdiği sözler, dik duruşu ve inançlı konuşmalarıyla bütün taraftarı ve camiayı kenetleyen bir başkan adayı oldu. Nitekim 25 Mart 2012’de Beşiktaş başkanlığına seçildiğinde taraftarlar ve kulüp iyi bir dönüşümün olacağına inanıyordu. Aklı başından atmadan ve Beşiktaş’ı yürekten severek adımlar atılıyordu.

KOLEJ TAKIMI HAVASI OLUŞTURULDU

Fikret Orman ilk iş olarak Samed Aybaba’yı teknik direktörlüğe getiriyor ve genç bir ekip kurması için Beşiktaş efsanesi olan tecrübeli antrenöre talimat veriyordu. Oğuzhan Özyakup ve Olcay Şahan’ın, Holosko, Fernandes ve İbrahim Toraman gibi tecrübeli isimlerin arasına yerleştirilmesi ilk adımdı. Beşiktaş’ın altyapı oyuncularından Hasan Türk ilk 11 başlıyor, kamplarda menemen yeniyordu. Bir aile ortamı kurulmuş ve oynanan futbolla taraftara mutluluk verilmişti.

Samed Aybaba, bu kulübün iki sene üst üste şampiyon olmasının etkenlerinden biridir. Bu unutulmamalı. Lafı uzatmaya gerek yok. Feda dönemi mutluluk veriyordu. Feda dönemi ”Saadet Asrı” gibiydi. Olcay ve Oğuzhan’ı o dönemde başarısızlığa rağmen izlemek keyif veriyordu. Neticede her türlü olumsuzluğa rağmen o takım ligi, 3. bitirmiş ve sene sonu statsız kalmıştı.

SLAVEN BİLİC İLE YENİ MACERA

Fikret Orman yönetiminin bir sonraki sezon Slaven Bilic’i takımın başına geçirirken ne düşündüğünü çok iyi biliyoruz. Slaven Bilic, basınla ilişkileri iyi, oyuncularla diyaloğu üst düzeyde bir antrenördü. Futbol direktörü olarak göreve getirilen Önder Özen belki de yönetimin yaptığı en iyi 5 transferden biriydi. Atiba Hutchinson gibi bir yıldızı kulübe kazandıran isimdir Önder Özen. Beşiktaş çok az para harcıyor ve oyuncu satmaya çalışıyordu. Şirket gibi yönetilme adımları atılıyordu. Özellikle Erdal Torunoğulları ve Ahmet Nur Çebi, Beşiktaş’ın bir kuruşunu kimseye yedirmiyordu.

Bilic ile birlikte iyi bir futbol ortaya koyan takım ilk sezon 3. bitirdiği ligde özellikle Veli-Atiba ikilisinin üstün performansıyla göz dolduruyordu. Kerim Frei ve Gökhan Töre transferleri takımı mutlu ediyor ve genç yeteneklere yönelim için yönetime destek artıyordu. Sonraki sezon Toraman, Holosko, Almeida ve Fernandes’e yol veriliyor yerlerine çok cüzi miktar verilerek Demba Ba, Jose Sosa ve Cenk Tosun alınıyordu.

Bir sonraki sezon asıl bombalar patlıyor ve Demba Ba 13 milyon euroya Çin’e giderken Beşiktaş gelir rekoru kırıyordu. Yeri gelmişken Erdal Torunoğulları’nın başarısıyla takıma kazandırılan isimlere bir bakalım:

Mario Gomez

Tolgay Arslan

Jose Sosa

Gökhan Töre

Kerim Frei

Marcelo

Rhodolfo

Tosic

Atiba

TAKIM, KURT TEKNİK ADAM ŞENOL GÜNEŞ’E EMANET

Takımı Şenol Güneş’e emanet ederken, var olan bir ruh da hocanın avuçlarına bırakılıyordu. Üstüne Marcelo ve Gomez gibi çok üst düzey iki oyuncu da hocaya sunulup ”Artık şampiyon olalım” mesajı veriliyordu. Görünürde hiçbir sorun yoktu. Kaleci sorunu hariç, oynanan her maçtan büyük keyif alan Beşiktaş taraftarı şarkılar ve marşlarla gururla yürüyorlardı evlerine. Açıkçası üst üste gelen iki şampiyonluğun yüzde 60’sı hocaya yüzde 30’u yönetime yüzde 10’u da taraftara yazar.

DÜŞÜŞÜN BAŞLANGICI

Ve güzel günler bitti… ”Feda”, ”Cefa” ve ”Sefa” bitti. Artık ”Veda” dönemi. İkinci şampiyonluk döneminde Umut Güner’e ve menajerlere teslim edilen kulüp, yönetimin çöküş dönemini hazırladı. Yapılan transfer hataları trilyonlarca para ödenerek alınan futbolcular, 40 milyon euro kar eden kulübü oyuncuların maaşını ödeyemez hale getirdi.

Ligde iki sezon önce 4. olan takım geçtiğimiz sene oynadığı rezil futbol ve ruhsuzlukla ligi 3. sırada bitirmişti. İki sezon önce Şampiyonlar Ligi grubundan namağlup lider çıkarak bunu başaran ilk Türk takımı olan Beşiktaş, geçen sezon Avrupa Ligi’nde gruptan çıkamadı. Peki ne değişti? Hemen söyleyelim:

UMUT GÜNER VE AHMET BULUT İÇİN ERDAL TORUNOĞULLARI DEVRE DIŞI BIRAKILDI

1000 euroya Gomez’i Beşiktaş’a getiren, Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü ve Emre Mor’u transfer edecekken veto yiyen Torunoğulları, Umut Güner denen sözüm ona ”transfer sihirbazı”na yenilmek zorunda bırakıldı ve görevden uzaklaştırıldı. Kulübün anahtarını para yiyen adamlara bıraktığın an itibarını kaybedersin; kaybettin.

”YÖNETİM BU TAKIM SENİN ESERİN

Bütün bu mevzuların sonunda Şenol Güneş A Milli Takıma, Abdullah Avcı Beşiktaş’ın başına geçti. Geriye ise kazanılan inanılmaz paraların nereye gittiğinin hesabını soran taraftarlar ve bu sorulara cevap vermeden görevi bırakacağını söyleyen bir Fikret Orman kaldı. Nereden nereye?

Bu takım da bu sonuçlar da bu yaşananlar da -kusura bakma ama- senin eserin Fikret Başkan. ”Süleyman Seba gibi anılmak istiyorum” diyerek çıktığın yolda tarihin en kötü başkanı olma yolunda ilerliyorsun. Her kuruşun hesabını vererek, veda etmektir erdemli olan. Feda bitti. Veda vakti. Ama hesapsız kitapsız, kapıyı çarparak değil.