“En önemli adalet güçlünün adaletidir” prensibinden hareket ettiğinizde, etrafınıza toplanan taraftarların/fanların sayısal üstünlüğünün bir baskı aracı olarak kullanılması da söz konusu olamaz…

Adaletin güçlü kıldığı bir anlayışın, başka bir güce ihtiyacı yoktur çünkü…

Meselenin bir başka boyutu da çok takip edilenin, satılanın ya da izlenenin “doğru” olarak algılanmasıdır…

Sayıyı tek başına bir misdak (ölçü) olarak algılamak, referans kaynağına dönüştürmek, bugünün en temel yanılgılarından bir haline geldi…

Özellikle reklam pastasından pay alabilmenin zorladığı “izlenme” baskısı altına giren bütün mecralar, “reklam” denen yaşam kaynaklarından beslenebilmek adına, içerik kontrollerini yitirmiş durumdalar…

Özelikle sosyal medyanın, -içeriğin ne olduğuna bakmadan- “İzleniyorsa reklamı hak ediyor” yaklaşımı, her türlü rezaletin fonlanmasına sebep olmaktadır…

Her yaşam biçiminin -hatta en sapkın olanların bile- eşitlendiği bu “izlenme” anlayışının, bütün insanlığı büyük bir felakete doğru götürdüğünün farkına ne zaman varılabilir; en azından bu “reyting şehveti”nden arınmak adına…

Ahlakın ya da hakikatin ölçüsünü “ilâhi” olandan alıp “reyting”li olana devrettiğimizden buyana bakış açılarımızda çok ciddi şaşılıklar yaşanıyor…

Bir ölçüye sahip olamayan, bütün şehevaniliğini merkezsizliğine borçlu olan bu sosyal medya bakışının işaret edeceği hiçbir merkezilik olamaz…

Sadece rakamların hüküm sürdüğü yerde mutlak otorite, en büyük sayınındır kuşkusuz…

Ahlakı, erdemi, adaleti ve tabi bunların dayandığı güçlü bir inanç sistemi olmayan “Sayılar Krallığı” bütün azametiyle her şeyi işgal etmiş durumda; devletler de dâhil olmak üzere…

Gerçek ile yanılsama arasındaki “sanal savaş”ta, yanılsamanın can yakan bir üstünlüğü var maalesef…

“Gönüllü orduları” sayesinde dünyanın en büyük insan kaynağına sahip olan “Reyting Krallığı”na bir karşı devrim ihtimali ise ufuklardan çok uzaklarda gibi…

Nasıl olmasın ki!

“Sahnelik toplum”ların izlenmeye hayran bireylerinin, kim oldukları fark etmeksizin daha fazla kişi tarafından takip edilmek, izlenmek ya da okunmak için hiçbir akrobasiden, transparanlıktan, erotizmden hatta ve maalesef pornografiden kaçınmadığı bir atmosferde, iktidar kuşkusuz sayılarındır…

Hiçbir merkezi olmayan “Sayılar Krallığı” kendisi gibi bütün değerlerimizi de merkezsiz hale getirdi/getiriyor…

Ortada korkunç bir istila var…

İstilayı son derece kolaylaştıran şey ise sayıya hapsolmuş ve şehvetine kapılmış, bağımlı ve uyuşuk beyinlerdir…

O halde, “Reyting Krallığı” tebaasının “ayıklar” için can yakan sloganı şu mudur: “Yaşasın zulmünü, ahlaksızlığını uyuşturarak gerçekleştiren ‘Sayılar Kralı’mız!”