İslam âlimlerinin nezdinde ‘Mevlid’; “doğum”, bahusus Hazret-i Peygamber’in (sas) “doğum”u anlamına kullanıldığı halde, günümüz insanları bunu, ölen kişinin 3’ünde, 7’sinde, 40’ında veya seneyi devriyesinde halkı toplamak ve ziyafetler vermek manasına anlamaktadır.

Bu yanlıştır!

İslam alimleri, evvelkini Peygamberimiz’in (sas) doğum gününde ve sair doğum, düğün, sünnet gibi; sürür ve ferah günlerinde okunmasını müstahsen bir adet-i İslamiye saymışlardır. Ölüm gibi “hüzün” zamanlarında böyle merasimlerin yapılmasını ise, bid’a-yı kabiha olarak nitelendirmişlerdir. Bundan dolayı, ölen kişi için toplamak ve merasim tertip etmek “haramdır”. Bid’a-yı kabiha olan ölen kişi için toplanmak haram olduğu gibi, adına da ‘mevlid’ demek; bu husustaki hükmü değiştirmez. Çünkü bu “mevlid” değil, “memat” yani ölümdür. İsmin değişmesi, müsemmayı değiştirmez.

Müstahsen olan mevlid âdeti, ta ilk çıktığı zamandan Cumhuriyet dönemine gelinceye kadar; sadece Peygamberimiz’in (sas) mevlid gününde ve miraç gününde ve sair ferahlı günlerde okunurken, Tükiye’de ezan-ı Muhammed’i (sas) ve sair ibadetler yasaklandığı zamanda; insanlar cenazelerinde yapacak bir şey bulamayınca, mevlid-i; ölen kişi için toplandıklarında okumayı adet (!) edinmişlerdir. Onun için bu konuyu, sonradan çıkan bu adete göre mütalaa etmek yanlıştır.

Mevlid’in nerede okunacağıyla ilgili Bediüzzaman Hazretleri’nin söylediği şu söz, bu konuyu açıkça beyan etmektedir: “…Ne kadar zevkli, fahrli, nurlu, neş’eli, hayırlı bir müsamere-i ulviye-i diniye olduğunu anla…” RN-Mektubat/308

Bediüzzaman bu ifadesiyle Mevlid’in zevkli, neşeli bir ‘müsamere’ yani tiyatro ve piyes olduğunu beyan etmekle; zevkli ve neşeli münasebetlerle okunacağını, ölüm gibi hüzünlü ve yaslı zamanlarda okunmayacağını ifade ediyor.

Peki, ölüm gününde müsamere yapılır mı?

Hem rehberimiz, önderimiz ve sebebi vücudumuz olan Peygamberimiz’in (sas) ölüm gününde, böyle bir müsamere yapılıyor mu ki; İslam âlimlerinin bid’a-yı kabiha dediği böyle çirkin bir adet (!) Allah nezdinde meşru olsun?

Allah kimseyi şaşırtmasın…

Hülasa: Bu hususta fıkıh kitaplarına müracaat edilebilir.

Selam ve dua ile…

Fiemanillah…