Hastalıklardan korunmada veya hastalıkların tedavisinde alternatif yöntemlere ve doğal ürünlere yönelim artıyor. Televizyonlarda ve bazı internet sayfalarında, tıbben çözümü olmayan veya zahmetli ve pahalı olan pek çok sağlık sorununu çözdüğünü iddia eden umut tacirlerinin pazarladığı ürünlerden ve otlardan bahsetmiyorum!

Bahsettiğim, son yıllarda giderek popülaritesi artan ve neredeyse her derde deva olarak kabul edilen probiyotikler ve prebiyotikler. Çoğu zaman aradaki fark bilinmemekle birlikte; probiyotikler canlı mikroorganizmalar iken prebiyotikler probiyotik mikroorganizmalar için besindir.

Probiyotik ve prebiyotik kullanımının sindirim sistemini dengelediğini, bağışıklığı artırdığını, metabolizmayı desteklediğini ileri süren ve hatta çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanımının araştırıldığı çok sayıda bilimsel çalışma bulunmakta.

Önceleri probiyotiklerin, daha çok sindirim sisteminin düzenlenmesinde ve enfeksiyonlardan korunmada etkili olduğu söylense de günümüzde depresyondan, kalp sağlığına, karaciğer fonksiyonlarından, alerjiye, migrenden, obeziteye, kilo kaybından kansere kadar pek çok sağlık probleminin çözümünde etkili olduğu iddia ediliyor.

Probiyotikler adeta yaşamın anahtarı gibi empoze ediliyor ve dünya genelinde müthiş bir ticaret hacmine ulaşmış durumda.

Son dönemde popülarite kazanan bir diğer terim ise psikobiyotikler olup bilişsel ve davranışsal süreçleri etkileyen probiyotikleri ifade ediyor. 2019’da yayımlanan bir çalışmada, probiyotiklerin ruh hali, duygusal refah, aktif hafıza, gevşeme, zihinsel ve duygusal stres üzerine etkili olduğu belirtildi.

Çeşitli sağlık iddiaları ile birlikte yüzlerce probiyotik ürün bulunsa da bugüne kadar hiçbirinin sağlık beyanı haklı gerekçelerle yetkili otoriteler tarafından kabul edilmiş değil. Bu nedenle ülkemizde de probiyotikler ilaç olarak değil, gıda veya gıda takviyesi olarak pazarlanıyor.

Aslında, probiyotiklerin yan etkileri hakkında çok az şey biliniyor. Örneğin çoğu hekim, antibiyotik tedavisinden sonra probiyotik kullanımını önerirken, 2018 tarihli bir çalışmada, probiyotik alımının bağırsak mikrobiyotasının antibiyotik öncesi duruma geri dönmesini geciktirdiği belirtildi.

Genel olarak, bilim insanları bağırsak mikrobiyotasının insan sağlığında önemli bir rol oynadığı konusunda hemfikir. Ancak bağırsaklarda bulunan binlerce mikrop grubundan hangilerinin sağlık ve hastalıkta rol oynadığı henüz net değil.

Ayrıca sağlıkta ve beslenmede toptancı bir yaklaşım ne kadar doğru olabilir. İnsanların bağırsak mikrobiyotası yaşadıkları yere, cinsiyete, yeme alışkanlığına ve hatta bireylere göre değişebilmekte. Buna dışarıdan yapılacak bir müdahale istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle herkese iyi gelecek bir probiyotik ürünün olması çok zor