İdlib’de katil Esed’in saldırısı sonucu 7 askerimiz, 1 sivil vatandaşımız şehit oldu. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Moralimiz bozuk, canımız sıkkın. Türkiye, yapıyor birileri yakıp, yıkıyor. Ama hak yolunda güzel işler yapmaya, insanları yaşatmaya devam edeceğiz. Hiçbir engel ve saldırı Türkiye’yi yolundan döndüremez, döndürmemeli!

Mehmetçiğimizin yolunu gözleyen onlarca ülke, al bayrağımızın gölgesini bekleyen milyonlarca mazlum halk var. Çünkü Türkiye, insanlığın, Müslümanların, mazlumların, mağdurların, sahipsizlerin son umudu, son güvenli limanıdır. Türkiye’yi daha güçlü yapmaya, doğru liderleri desteklemeye, bu limanı korumaya devam etmeliyiz…

SİYASETİN MERKEZİNE “YALANI” KOYMAK MİLLETE İHANETTİR

Siyaset bir ülkeyi yönetme işidir. Siyaseti doğru yapar, doğru liderlerin peşinden gidersek ülke yönetimi sağlıklı olur. Ancak son 10 yıldır ülkenin de milletin de siyasi hayatı alt üst olmuş durumda.

Türk siyasi hayatı bir “yalancıyla” baş edemezken şimdi de ikincisi millete musallat oldu. Basında, sokakta her yerde bu iki siyasetçinin söylediği yalanlar var. “Medya bizi görmüyor. Sesimizi duyuramıyoruz” derken de en önemli özellikleri olan “yalana” başvuruyorlar.

Ana muhalefet partisi lideri olmak iktidar partisinden sonra ülkenin ve milletin en büyük alternatif umududur. Gelin görün ki, “ana muhalefet partisi ve lideri olma” makamı tüm itibar ve ciddiyetini kaybetti.

Milletimiz 17 yıldır AK Parti iktidarına karşı ana muhalefet görevini CHP’ye veriyor. AK Parti’nin yarısı kadar oy alsa da bu paye CHP’ye emanet ediliyor. Ancak CHP bu emanete sahip çıkamadığı için artık seçimlere 4/5 parti koalisyonuyla giriyor. Ana muhalefet lideri makamını dolduramayan Kılıçdaroğlu yanına aldığı 3 parti lideriyle koltukta oturuyor.

MUHALEFETİ “YALAN” ÜZERİNE İNŞA EDERSENİZ ALTINDA KALIRSINIZ

Bir ülke ve bir millet sadece iktidarda olan partiden değil, muhalefet partilerinden de hizmet bekler. Ancak bizim ülkemizde muhalefet partileri siyasetlerini iktidarın yaptıklarını yıkma üzerine inşa ediyorlar.

Bunun için kullandıkları en önemli silah ise “yalan”. Sistematik olarak, ısrarla ve sürekli “yalan” söylemek ülkeyi yönetmeye talip bir partinin politikası, bir parti liderinin stratejisi olamaz.

Ana muhalefet partisi lideri başta olmak üzere iktidar partisinin icraatlarına karşı “yalan” üretmek ne partisini ne de ülkeyi ileriye taşımaz. “Gerçekler” ortaya çıktığında lideriniz de partiniz de o “yalanların” altında kalıverir.

Millet ve medya dünyası olarak işi bırakmış bu siyasi figüranların “yalanlarını” başlarına yıkmakla meşgulüz. Şeytan taşlamaktan namaza gidemiyoruz!

Amerikan Başkanı, “yalan” söylediği için görevinden azledilme tehdidiyle karşı karşıya. Türkiye’de ise Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu “yalan” söyleme konusunda birbirleriyle yarışıyorlar. Bu normal olamaz. Madem bu stratejiden vaz geçmeyecekler muhalefete bir tavsiyem var.

Her yıl İstanbul’da “dünya yalan yarışması” düzenlesinler. Bu yarışma aslında İngiltere’de her yıl yapılıyor. Ancak o yarışmaya “politikacıların katılması” yasak. Türkiye’de serbest olsun. Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu katılırsa kazanmaları garanti olduğu için ilgi düşük olabilir ama zamanla katılımın artacağına eminim…

Son söz olsun; eskiden “Yalancının mumu yatsıya kadar yanardı.” günümüzde “yalancı politikacıların mumları” hiç sönmüyor.

Neden acaba?