Dünya bir yılı aşkın süredir pandemi vesilesiyle ortaya çıkan yeni yaşam standartlarına alışmaya çalışıyor.

Hayatın her yerinde eski alışkanlıkların yerini alan bir yenileşme düzeni kendini gösterir oldu.

Bu düzene geleneksel yaşam tarzını benimsemiş ve hayatının belirli bir bölümünde bu tarzda yaşamış olanlar çok daha rahat ayak uydurabiliyor. Örneğin hayatı sadece yemek, içmek ve gezmek olarak görmeyip yaşamın her alanında farklı lezzetlerin olduğunu kendi iç dünyasında sindirmiş kişiler pandeminin hayatın içerisine getirdiği değişimlere uyum noktasında hiç problem yaşamıyorlar.

Çok fazla hareket etmeden dışarılarda bir yerlerde oturarak değil de evlerde aile bireyleriyle vakit geçirmenin ne kadar değerli olduğunun farkında olanlar salgın sürecinde oldukça rahat vakit geçirebiliyorlar.

Ama diğer taraftan en ufak boş vaktini arkadaşlarıyla kafelerde oturup bir taraftan nargilesini içerken diğer taraftan kahvesini yudumlayan gençlerin bu salgın döneminde evlerde vakit geçirmesinin de çok kolay olmadığını sağdan soldan işitebiliyoruz.

Yaşamımızın tüm yönlerinde olan değişim ekonomik ve finansal düzende de yenilikleri ortaya çıkarmaktadır. Hatta bundan sonraki süreçte bu yeniliklerin çok daha derin olacağını da şimdiden söylemek yerinde olacaktır.

Finansal anlamda ülkeler öncelikle kendi iç finansal güçlerini en iyi konumda tutmak zorunda olduklarını pandemi süresinde çok daha iyi anlamış oldular.

Öyle ki ciddi anlamda finansal gücü elinde bulunduramayan ülkelerin en basit bir maskeye bile ulaşmada yaşadığı zorlukları tüm dünya görmüş oldu. Hatta dünyanın süper güçleri diye adlandırılan kimi ülkelerin bile sağlık sistemlerinde yaşadığı zorluklar neticesinde çok yüksek rakamlarda ölüm oranlarıyla karşı karşıya kaldığına herkes şahit oldu.

Finansal anlamda güçsüz konumda olan ülkeler genellikle gelişmemiş, az gelişmiş, gelişmekte olan ülkeler olmasının yanında kimi gelişmiş ülkelerinde çok ciddi finansal problemlerle karşı karşıya kaldığını biliyoruz.

Yaşanılan problemler salgının etkisiyle daha da artmış finansal konumu iyi olan ülkelerin bile bu konuda ki konumları ciddi anlamda sarsılmıştır.

Boyutu gözle görülemeyecek, elle hissedilemeyecek kadar küçük boyutlarda olan bir virüs tüm düzenleri tamamen altüst etmiş durumdadır.

Durum böyle olunca da artık yeni finansal düzenlerin oluşturulması çok önemli ve hayati bir konu haline gelmiştir.

Oluşturulacak düzende adil paylaşımı, alın terini, üretimi ve risk paylaşımını esas alan İslami finansın tüm enstrümanlarıyla kullanılması ülkelerin finansal geleceği açısından son derece önemlidir.

Çünkü;

İslami finans elde edilen kazancı da katlanılması gereken zararı da paydaşlar arasında paydaşlık oranlarını esas alarak adil bir şekilde paylaştıran insanı her zaman ön plana alan bir finans yaklaşımına sahiptir.İnsan emeği İslami finansın vazgeçilmez ana unsurlarından olduğu için emekle yoğrulan tüm işlerin alın teri kurumadan karşılığının alınması esasından ötürü elde edilen alın teri kazancı anında hak sahibine verilmedir.

Üretim üzerinden fiziki mallarla ticaretin yapılmasını ön planda tutan İslami finansta üretim olmazsa olmaz bir olgudur. Çünkü ne kadar üretir ve ürettiğini ne kadar satarsan gelirinde o kadar artacaktır yaklaşımıyla hareket edilir.Karşı karşıya kalınan her türlü risk iyisiyle kötüsüyle riske maruz kalan tüm taraflar arasında paylaşılmalıdır ilkesiyle hareket eden İslami finans sahip olduğu tüm İslami finans araçlarını en verimli şekilde insanların kullanımına sunmalıdır. Bu sunumda devletlerde aracı kurumlara yardım noktasında tüm teşvik yollarını sonuna kadar açmalıdır.