Geçtiğimiz haftanın kültür gündemi Fatih Sultan Mehmet’in Venedikli ressam Gentile Bellini’ye ait olduğu bilinen üç portresinden, özel koleksiyondaki tek örnek resmin İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından altı buçuk milyona satın alınmış olmasıydı. Tablonun satın alınmasının ardından kısır bir siyasi tartışma başladı.

Tablonun satın alınmasına karşı çıkanlar: “Hem borçlanma isteyeceksin, hem şehri yönetemeyeceksin hem de bir tabloya o kadar para vereceksin.” Dediler.

İBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu ile ilgili; “şehri yönetme becerisi gösterememe”, “vaat edilenleri yerine getirememe”, “Haliç’in temizliğini Türkiye’nin gündemine tekrar sokma”, “icraat yapamamaya rağmen meclisten borçlanma talep etme” gibi eleştiri başlıklarının olduğunu biliyoruz. Fakat bu konularla Belli’nin Fatih Sultan Mehmet portresinin satın alınma konusunu farklı kategorilerde değerlendirmek gerekir. Yapılan yanlışların bu doğruyu götürmemesi lazım.

Kültür tarihimiz ve sanat tarihimiz açısından büyük bir öneme sahip olan bu tablonun olması gereken yere yani Dersaadet’e geliyor olması çok önemli bir başarıdır. Yapılanın hem kültürümüz hem de diplomasimiz açısından önemli bir hamle olduğunu düşünüyorum. Bu hamle Türkiye’nin hamlesidir. Harcanan para tabi ki tartışılmalı ama dünyadaki örneklerine de bakılmalıdır.

Kültür ve Turizm Bakanlığımız da çoğu zaman Türkiye’ye ait olan birçok eserin peşine düşüyor ve bu eserleri Türkiye’ye kazandırıyor. Bakanlığımızın yaşadığı bürokratik problemler varsa bunları kaldırıp daha aktif hamleler içerisinde olmalıyız.

Zarif Şair

Başlığa baktığınızda Bellini ve Cahit Zarifoğlu’nun ne alakası var şimdi diyebilirsiniz. Önümüzdeki Çarşamba günü Türk Edebiyatı’ndaki en önemli şairlerden olan Cahit Zarifoğlu’nun doğumunun 80. yıl dönümü. Cahit Zarifoğlu en sevdiğim Türk şairdir. Türkiye’nin birçok farklı yerine baktığımda şiirlerini görürüm. Betimlemenin ve şiirde resim çizmenin bir başka adıdır O. Ressam Gentile Bellini’ye ait olduğu bilinen Fatih Sultan Mehmet portresini gördüğümde dilimden şu dizeler düşüverdi:

Yasin okunan tütsü tüten çarşılardan

Geçerdi babam

Başında yağmur halkaları”

Birçoğunuz biz pek bir şey çıkaramadık, resimle şiir uyuşmuyor diyebilirsiniz. Ben de resmi değil resmin ruhunu yakalamıştım zaten. Cahit Zarifoğlu’na bu şiiri yazdıran ruh Fatih Sultan Mehmet’in oluşturduğu; ilmî, manevî ve kültürel atmosferdir. Ben o atmosferi nerede olsa tanırım. Fatih’in yaklaşık 600 yıllık ruhu edebi dünyamıza da ruh veriyor.

Cahit Zarifoğlu şiiri 80 yaşına gelmişken şiir poetikasını daha kapsamlı incelesek O’nun mirasına daha iyi sahip çıkmış oluruz. Soyut şiirlerle dertli şiirlerle devasa betimlemeler yapan Cahit Zarifoğlu’nun şiirini resim sanatıyla anlatsak ne güzel olurdu. Zarifoğlu’nun Yaşamak adlı kitabı Hakan Güneri yönetmenliğinde nefis bir tiyatro oyunu haline getirilmişti. Oradaki tren sembolü aklıma düştü de Kahramanmaraş’ta ya da Ankara-Kahramanmaraş arasında bir tren garında Cahit Zarifoğlu müzesi açamaz mıyız?

Abdurrahman Cahit Zarifoğlu’nu rahmetle anıyorum. Onun gibi ismimizin baş harflaeri ACZ tutmasa da onunla birlikte biz de bağışlanmamızı diliyoruz.

Suveydâ’yı beklerken

Geçtiğimiz günlerde Yönetmen Mesut Uçakan’ın Twitter’da vermiş olduğu müjdeyle sevindik. Geçen yaz mevsiminde Kayseri’de çekimleri tamamlanan Suveydâ filminin post prodüksiyon işlemleri de tamamlanmış. 11 yaşındaki bir çocuğun hafız olmak için verdiği mücadeleyi anlatan filmle Mesut Uçakan’ın yine hangi uyanışa vesile olacağını merakla bekliyoruz. Festival ve vizyon yolculuğunda filmin bahtı açık olsun.