Erkek ve kadın, yaratılıştan gelen farklılıklara sahiptir. Fıtrattan gelen farklılıklar, insanlık noktasında birini diğerine üstün kılmamaktadır, diğerindeki eksikliği tamamlamasını sağlamaktadır.

Bazı özellikleriyle kadın üstün, bazı özellikleriyle de erkek üstündür. Dolayısıyla kadını ve erkeği eşitlemek; yaratılış özelliklerine, fıtrata aykırıdır ve bir sürü sorunu beraber getirmektedir. Adalet yerine eşitlik temelli hareket ettiğinizde kadını erkeğe, erkeği kadına benzetmeye çalışmış oluyorsunuz. Birinde olmayan özelliği, zorla ona giydirmeye çalışıyorsunuz ya da birinde olan özelliği zorla törpülemeye çalışıyorsunuz. Ondan sonra hiç yaşanmaması gereken kadın erkek çatışmaları, cinsiyet ayrımcılığı alıp başını gidiyor.

İşte kadın ve erkek temelli sorunlara yaklaşırken ailelere düşüyor asıl sorumluluk… Kızımızı ve oğlumuzu ve İslam fıtratı üzerine yetiştirir, çağın hastalıklarından ne kadar korursak o kadar rahat ederiz. Bir önceki yazıda “Bir kızım olsaydı…” demiş ve kız evlat yetiştirirken neler yapmamız gerektiğine dair bazı noktalara dikkat çekmiştim. (https://www.dirilispostasi.com/makale/bir-kizim-olsaydi) Şimdi ise sıra erkek evlat sahiplerine geldi.

Şayet bir oğlum olsaydı,

Öncelikle erkek olduğu için lâyüs’el olmadığını, her şeyi sınırsız özgürlükle yapamayacağını, ahlak ve maneviyatın kadın ve erkek için aynı derecede lazım olduğunu öğretirdim ona.

Namusun, ahlakın, nezaketin, zarafetin sadece kadına has olmadığını erkeğin de en az kadınlar kadar bu özelliklere sahip olması gerektiğini anlatırdım.

Bir kadın gibi çıtkırıldım olmasını da istemezdim. Yeri geldiğinde irade bayanı ortaya koyabilmenin, risk alabilmenin, belli değerler için mücadele edebilmenin, savaşabilmenin bir erkek için vazgeçilmez özellikler olduğunu yaşatarak öğretirdim.

Vicdan, merhamet, cömertlik, yardımseverlik ve çalışkanlık, harama ve helale dikkat etme gibi özelliklerin tercihe bağlı olmadığını; bir insan hele de Müslüman için zorunlu olduğunu benimsetme gayreti içinde olurdum.

Doktor, hâkim, mühendis, asker vb. olması için çaba sarf etmezdim; imanlı bir doktor, adaletli Müslüman bir hâkim, işinin ehli Mü’min bir mühendis; vatanına, milletine, İslami değerlere bağlı samimi, mücahid bir asker olması için gayret eder ve bu konuda elimden gelen gayreti gösterirdim.

Hayatta ölçüsünün İslam, rehberinin Kur’an, örnek aldığı şahsiyetin Peygamber Efendimiz (sav) olması gerektiğini küçük yaşlardan itibaren zihnine yerleştirme çabasında olurdum.

Kadınları bedeninden ibaret cinsel meta olarak görmemesi için kadının değerini, bir Müslüman için önemini, erkeklere Allah’ın emaneti olduğunu anlatırdım ve emanete ihanet etmemesi, sahip çıkması gerektiğini öğütlerdim. Evleneceği zaman Peygamberimizin (sav) “Kadın, dört şeyi için nikâh edilir; malı, soyu, güzelliği ve dini; sen dindar olanını seç ki evin bereket bulsun.” (Buhari) hadis-i şerifini ölçü almasını ve ona göre bir yuva kurmasını öğütlerdim.

Sonrası mı? Sefer bizden zafer Allah’tandır. Hayırlı evlatlar olmaları, ahir ve akıbetlerinin hayır olması için dua ederdim. Rabbim; evlatlarımızı İslam’a hadim eylesin, Hak ve hakikatten ayırmasın!..