Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbi Mansur Hadi başkanlığındaki hükümet ile ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi (GGK) arasında 5 Kasım’da Riyad’da imzalanan anlaşmanın yankıları sürüyor.

Anlaşmanın başarılı olup olamayacağı konusunda farklı görüşler var.

Suudi Arabistan-BAE ekseni taraftarları anlaşmayı “büyük bir başarı” olarak görürken, İran ve Husiler ise anlaşmanın Yemenlileri ilgilendirmediği ve anlaşmaya imza koyanların “kendi iradelerine sahip olmadıkları” görüşünde.

Bu iki zıt görüşün arasında kalanlardan bazıları anlaşmanın başarılı olamayacağını düşünürken bazıları da anlaşmaya fırsat verilmesi ve başarılı olup olamayacağını görmek için bir süre beklenmesi gerektiğini savunuyor.

Önemli olan anlaşmanın imzalanmış olması değil pratikteki uygulama.

Örneğin Filistin’deki bölünmüşlük halini sona erdirmek için Hamas ve Fetih arasında birçok kez anlaşma imzalandı fakat uygulama aşamasında hepsi çöpe gitti.

Riyad’da kim kazanandı, kim kaybetti?

Bu soruya cevap ararken önce kaybedenlerden bahsetmek gerek.

Cumhurbaşkanı Hadi, hükümetin yarısını kaybetmekle kalmadı, ülkenin yönetimini adeta Suudi Arabistan’a devretti.

Anlaşmaya göre Riyad öncülüğündeki koalisyon hakem olacak; anlaşmaya kimin uyduğuna ve kimin uymadığına Suudi Arabistan karar verecek.

Bugüne kadar halkın oylarıyla seçildiğini ve meşru Cumhurbaşkanı olduğunu savunan Hadi, “isyancıların lideri” Ayderus es-Zubeydi’yle aynı konuma düştü.

“GGK Aden’de işgal ettiği hükümet binalarını teslim etmeden isyancılarla masaya oturmayacağız” diyen Hadi, Riyad’ın baskısıyla geri adım atarak hem pazarlık masasına oturdu hem de anlaşmayı kabul etti.

Daha geçen gün Aden ve Ebyen’de askerlerini ve subaylarını bombalayarak katliam yapanlarla el sıkıştı.

Ayrıca anlaşmaya rağmen Hadi’nin Aden’e geri dönüp dönemeyeceği dahi belli değil.

Ayderus ez-Zubeydi başkanlığındaki GGK, taraftarlarını bugüne kadar Yemen’den ayrılma ve Güney Yemen’in bağımsızlığını ilan etme düşüncesiyle motive ediyordu.

Anlaşmayla bu hayallerinden -en azından şimdilik- vazgeçmiş oldular.

Bütün o ideallerin birkaç koltuk uğruna feda edildiğini ve bir numaralı düşman ilan ettikleri kişilerle birlikte çalışmayı taraftarlarına anlatmakta zorluk çekecekleri kesin.

Hadi önceki gün GGK heyetini kabul etti.

Fakat görüşmeye dair tek kare fotoğraf dahi yayınlanmadı.

Riyad Anlaşması’na, Husileri başkent Sana’dan çıkarmak için Yemen’e müdahale eden fakat onca yıkıma rağmen başarılı olamayan Suudi Arabistan-BAE koalisyonunun hezimetinin ilanı da denilebilir.

Çünkü anlaşmaya “Husileri de kapsayacak daha geniş bir paylaşımın ilk adımı” gözüyle bakılıyor.

Anlaşmanın imzalanmasından bir gün sonra adının açıklanmasını istemeyen Suudi Arabistanlı bir yetkili, Husilere kapıları kapatmadıklarını ve Yemen’de barışın sağlanması için 2016’dan bu yana aralarındaki kanalların açık olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de “Yemen’in kapsayıcı bir barış anlaşması sağlamaya yaklaştığını” ifade etti.

Kısacası önümüzdeki süreçte Yemen’de Suudi Arabistan, BAE ve İran arasındaki nüfuz paylaşımının anlaşmayla kalıcı hale getirilmesinin yolları aranacak.