Bir sağlık sorununun tüm yaşamı altüst ettiği bir dönemden geçen dünya da yaşıyoruz.

Antarktika kıtası hariç salgının yayılmadığı herhangi bir kara parçası bulunmuyor an itibariyle.

Tüm ülkeler sınırlarını kapatmış bir vaziyette kendi iç dünyalarına çekilmiş olarak bu virüsten en az etkilenme ile nasıl kurtuluruz düşüncesiyle hareketlenen telaşın içerisine giriştiler.

Böyle bir ortamda zaten başka bir hareketlenmenin yapılması beklenemezdi.

Hayatın her alanını etkileyen salgının küresel ekonomiyi de son derece derinden etkilemesi sürmektedir. Bu günlerde ekonomi noktasında dip noktaya hala gelinmiş değildir.

Zamanla etki daha da artacak ve belirli bir noktada dip yapacak sonrasında ise toparlanma başlayacaktır. Ama bu toparlanma 2020 yılının Temmuz veya Ağustos aylarını bulacaktır.

İçinden geçilen durumda sadece yaşadığınız ülkenin salgını kontrol altın alması ekonomik toparlanma için yeterli görülen bir durum değildir.

Sizin ticaret yaptığınız ithalat veya ihracat yaptığınız tüm ülkelerde durum normale dönmelidir ki dünya ekonomisi normal seyrine doğru hareket edebilsin.

Bu perspektiften baktığımızda sizin üretim yapmanızın veya sokağa çıkmanızın da çok bir anlamı kalmamaktadır.

Durumun normalleşmesi adına özellikle yaşam alanlarımızdan başlayarak bir dizi önlemi hızlı bir şekilde hayatımıza tatbik etmeliyiz.

Bunları şu şekilde sıralayabiliyoruz;

Evimizde kalmalı zorunlu haller ve durumlar dışında dışarıya çıkmamalıyız.Bir evden dışarıya sadece bir kişi çıkmalı evin alışverişlerini tek kişi sağlamalıdır.Sıkıntılı günleri millet olarak atlatacağımız için bu dönemlerdeki birlik çok ama çok önem arz etmektedir.Sektörlerimizde üretim kısıtlamaları olacak fabrikalar kapanacaksa bunun bir kararname ile alınması gereklidir.Devlet şirketlere KGF’nin bankalar için yeterli bir teminat ve ipotek olduğunun altını çizeceği kanuni bir düzenlemeyi hızla hayata geçirmelidir.Sendikalarla işverenler bir masa etrafına oturup hem işçinin hem de işverenin mağdur olmayacağı anlaşmaları kararlaştırıp uygulamalıdırlar.Dünya petrol piyasalarında arz fazlalığından ötürü petrol fiyatlarında ciddi düşüşler yaşanmaktadır. Bu düşüşlerin Nisan-Mayıs-Haziran aylarında daha fazla olacağını şimdiden görmek mümkün olduğu için özellikle petrol ithal eden ülkelerin bu süreci iyi yönetmeleri lehlerine olacak bir durumdur.IMF’nin hazırlıklarını yaptığı 1 trilyon dolarlık paket dünya ekonomisini içinden bulunduğu durumdan kurtarmak için yeterli değildir. Bu anlamda tüm ülkelerin bir arada her alanda birlikte hareket edeceği bir platform acilen oluşturulmalıdır.Özel sektörümüzün dinamik ve rekabet edebilir halinin devamı için düzenlemeler hızlı bir şekilde kararlaştırılıp uygulanmalıdır.İnsanlarımızın işsiz kalmaması üzerine destekler ortaya konulmalıdır.Yetişmiş insan kaynağının devamlılığı ekonomilerde son derece önemli olduğu için bu konuda da çalışmalar yapılmalıdır.İç piyasalarda ortaya çıkan zararlar alınacak önlemlerde en üst sıralarda kendine yer bulmalıdır.

Yapılan araştırmalarda insanların işsizlik endişesinin salgından korkulmasının önüne geçtiği sonuçları çıkmaktadır. Bu yüzden endişelerin önüne geçilebilmesi anlamında adımlar atılmalıdır.Finansal kurumların varlık değerlerinin düşeceği bu ortamda paraya ulaşmakta zor bir hal alacağından merkez bankaları para politikalarını çok sıkı takip etmelidirler.Süreci akılla, bilimle, tevekkülle ve imanla yönetenler sürecin sonunda kazananlar olacaktır.