Yüz yıl sonra beklenen geliyor…

Yüz yıl, tam yüz yıl bir milletin yolunu gözlediği adam…

Bir millete kendi kalbinden konuşuyor…

Millet ilk defa kendinden bir lidere kavuşmuş…

Canından önde tutuyor…

Ve tarihin en şerefli milletine şöyle sesleniyor o yüz yıl sonra gelen cefakar lider…

Seferberlik ilan ediyoruz…

Bu bir kurtuluş mücadelesidir…

Yüz yıl sonra, tam bağımsız olmamıza az kala ayağımıza prangalar vurmak istiyorlar…

Dik durun…

Milli bir çağrı yapıyor milletine, direnin, ya hep birlikte kutlu bir bahara koşarız diyor…

Yada hep birlikte boyun bükeriz, yüz yıl önce bizden aldıklarından daha fazlasını almak için üstümüze gelecekler diyor…

Benim gidecek başka bir vatanım yok sözü herkesin kalbinde, kocaman bir vatanımız var, kimselere vermeyiz sözünü yeniletiyor, vatan duygumuzu sürekli taze tutuyor…

Ruhlarımıza ihtiyacımız olanı üflüyor…

Tutuyor…

Kaldırıyor…

Sarıyor…

Ah benim canım milletim, şefkatini her bir insanımıza ulaştırıyor…

Şerefli bir yaşam şerefli bir ölümle son bulur ancak diyor…

Uyandırıyor…

Sarsıyor…

Kendimize getiriyor…

Kendi gücümüzü hatırlatıyor…

Kendini farketmemişlere sen aslında busun, kendine gel diyor…

Hiç sahip olmadığımız kadar derin bir özgüven aşılıyor…

Kalkıp uykumuzdan vatanı kontrol edecek şuura vardırıyor…

Zekasını Abdülhamit Han gibi kullanıyor…

Dünya düzeni kurucularının dünyasını başlarına geçirmek için kafasında büyük düşler kuruyor…

Dönüp milletine birlikte başarabiliriz ancak diyor…

Birlikte olursak dünyanın kötüleri kaybedecek…

Yalnızlığımı biliyorum ancak Allah ve milletim var, buda bana yeter diyor…

Bu vatan elimizden gitmeyecek ama bedeli var, hep birlikte o bedeli ödemeye hazır olmamız lazım diyor…

Bir millet ona onun sözüyle, bizler ölümüne ölümüne diye cevap veriyor…

Milletin duası üstüne düşen adam yürüyor…

Kararlı olalım…

Sancağı taşıyanlar uyanık olsun, başaramayacaklar diyor…

Hem tehlikeleri izah edip tedbirli olalım diyor…

Hem aslanlar gibi durursak galip gelecek biz olacağız diyor…

Hüzünlerimizi anlatan adam, sakın umutsuzluğa kapılmayın,zafer inananlarındır müjdesi verip ya Allah diye ayağa kalkan kalplerimize bahar cemresi düşürüyor…

Öleceksek adam gibi ölelim…

Ama adam gibi ölmek için şerefli, milli, izzetli bir yaşam içinde olmamız lazım diyor…

Her açılışta Kur’an-ı Kerim okutuyor, bazen bizzat kendi okuyor…

Millet şöyle bir bakıp etrafa, ülkemizde yaşanan durum sanki Fethi Mübin diyor…

Şehitlerimizin bereketli kanları vatanımızı güvende kılmak için karışırken toprağa, babalar İbrahim oluyor, İsmail’ini Allah’a adıyor…

Vatan sana kurban verdim, sen yeterki vatanım kal der gibi devleşiyor…

Ordumuz müşfik…

Polisimiz dimdik…

Millet ayakta…

Sancak her zamankinden çok yükseklerde…

Ezan sesi bir başka işliyor kalplere…

Rüzgar başka…

Yağmur başka…

Kar başka bu zamanlarda…

Bir değişim yaşayacak bu kan kokan dünya…

Cihan devletimizin eli ile olacak plan var sanki göğün katında…

Çocuklar ağlarken sınırlara koşan sensin Türkiye’m…

Zulme uğrayan kim varsa beklenen sensin Türkiye’m…

Ezilmişler yol gözlüyorsa o beklenen millet sensin Türkiye’m…

Yüz yıl sonra beklediğin lidere gösterdiğin vefa dünyayı hayran bırakıyor Türkiye’m…

Düşman şaşkınlık içinde…

İyiler,mazlumlar zaferin yakınlığına kilitlenmiş durumda, sen çok yaşa Türkiye’m…

Son beş yılda dört büyük darbeyi atlatmış bir milleti bırakın dünyanın hafife almasını yeniden dirilişimizi yaşadığımız için kuduruyorlar…

Kalbimizin yarısı uyuyorsa yarısı uyanık bundan böyle…

Söz söyleniyorsa cümleler vatan diye başlayır artık bu memlekette…

Bir yüz yılımızı daha vermeyeceğiz hiç kimselere…