Muhalefet ve muhalifler; bir ülkenin geleceği, ilerlemesi, iktidarın rehavete kapılmasının ve yanlış işler yapmasının önüne geçilmesi için hayati derecede önemlidir.

Türkiye’de ise muhalefet olanlar ve muhalif geçinenler, bu saydıklarımızın hem çok uzağında hem de böyle bir kaygısı yok. Muhalefet olanlar ve muhalif geçinenler, öyle bir noktaya sürüklendi ki hiçbir ahlaki norm, siyasi duruş, fikri altyapı kalmadı.

Bir muhalefetin tek stratejisi, tek hedefi, seçilmiş bir cumhurbaşkanını meşru ya da gayri meşru yollarla iktidardan indirmek olabilir mi? Sadece milletin seçtiği cumhurbaşkanını karalamak, ona hakaret etmek, iftira atmak üzerinden muhalefet yürütebilir mi?

Sadece son zamanlarda yalan ve iftira olduğu ortaya çıkan birkaç habere bakmamız yeterli muhalif geçinenlerin içler acısı durumunu görmek için:

Sanatı ile gündem olamayan, sanatçı geçinen ahlak yoksunu biri; Cumhurbaşkanımızın oğlunu hedefe koyan sözlerle (şarkı diyemeyeceğim) bir böğürtü ortaya koyuyor. Amacı, kitleleri tahrik edip kendini gözaltına aldırıp gündem olmak… Ancak buna rağmen kimse kendini ciddiye alıp gözaltına falan almıyor. Bu defa “Yaptığım müzikteki sözlerden dolayı gözaltına alınıyorum.” diye yalan bir haber yayıyor. Zaten yalan olduğunu bile bile bunları haber yapan belli basın kuruluşları ve troller var ve hemen haberi yayıyorlar. Sonrasında savcılık, böyle bir gözaltı olayı olmadığını açıklıyor ama bu sanatçı bozuntusunun şarkısı bir anda büyük kitleler tarafından dinleniyor, yüz binlerce kişi buna tıklıyor. Amaç fazlasıyla hâsıl oluyor.

Yine Ankara Etimesgut’ta Barış Çakan ve bir arkadaşı yolda yürürken park hâlindeki araçta bulunan üç kişiyi ezan okunurken yüksek sesle müzik dinledikleri için uyarıyor. Bu üç terörist, Barış Çakan’ı öldürüyor. Ancak Başta PKK’nın siyasi uzantısı HDP, malum basın kuruluşları ve siyasiler, olayı tamamen çarpıtarak haberleştiriyorlar: “Barış çakan adlı genç, Kürtçe müzik dinlediği için öldürüldü.” Allah sizi kahretsin!.. Haberin yalan olduğunu bile bile bu haberi yapıyorlar. Amaç, ülkeyi karıştırmak ve hükûmete vurmak… Ahlaksızlığın geldiği son nokta…

1 Haziran Pazartesi günü Cumhuriyet ve BirGün gazeteleri daha önce yaptıkları yalan haberler dolayısıyla mahkeme kararıyla ilk sayfalarında tekzip yayımlamak zorunda kalıyorlar. Hele Cumhuriyet Gazetesi’nin ilk sayfasında üç tane tekzip var. Normalde yapılması gereken ne? Yalan, iftira, hakaret içeren haberlerinden ve bunun da mahkeme kararıyla tescil edilmiş olmasından dolayı bu gazetelerin kınanması ve güvenilirliğinin sorgulanması değil mi? Ancak kendisi de gazeteci olan ve CHP’nin eski vekili olan biri ne yapıyor? Buradan hareketle mahkeme kararını eleştiriyor ve adalet mekanizmasını hedef alıyor. Bu kadar mı uzak sizden doğruluk, dürüstlük ve ahlak?

Bu yalanları yayanlar; muhalif geçinen, ülke ve millet düşmanı basın kuruluşları ve hainler… Yapan ahlaksız, yayan ahlaksız… Gerekçe: Muhalefet etmek, muhalif olmak… Ahlak, doğruluk, dürüstlük nerede?

Mesela İBB’ninmahkeme tarafından tescil edilen Fazilet Durağı yalanı ve bunu yayan sözde muhalif, özde gazeteci kılıklı radikal hainler!..

Ahlak, sadece iktidara ve iktidarı destekleyenlere lazım bir haslet demek ki?