Dünya nüfusunun neredeyse dörtte biri Müslüman. Yaklaşık 2 milyara yaklaşan Müslüman nüfusun 2030 yılında 2,2 milyara ulaşması beklenmekte. Dolayısıyla Müslüman tüketicilerin beslenme tercihi olan “helal gıda” global gıda üreticileri açısından da müthiş bir pazar. Ayrıca bu pazar sadece gıda ile de sınırlı olmayıp kozmetik, ilaç, finans ve turizm gibi faaliyet alanları da dahil edildiğinde helal sektör hacminin pandemiden önce 2,2 trilyon ABD Dolar iken 2024 yılında 3,2 trilyon ABD Dolarına ulaşması bekleniliyor.

Ayrıca helal ürünlerin diğer dinler açısından da bir kısıtı bulunmuyor. Bu nedenle özellikle nüfus yoğunluğu Müslüman olmayan ülkelerde helal sertifikası, ürünlerin hitap ettiği müşteri kitlesini daha da artıyor. Bu durumda global firmaların helal sertifikasına olan taleplerinin artması gayet normal.

Peki çok sayıda Müslüman öğrencisi olan ve yabancı öğrencilerden her yıl milyonlarca dolar gelir elde eden ülkelerin üniversite kampüslerinde durum nasıl?

UNESCO’nun 2018 verilerine göre ABD neredeyse 1 milyon yabancı öğrenci ile her yıl üniversitelerine en çok uluslararası öğrenci çeken ülke iken onu yaklaşık yarımşar milyon ile İngiltere ve Avusturalya izliyor. Almanya, Rusya, Fransa ve Kanada her biri yılda çeyrek milyon uluslararası öğrenciyi ülkelerinde ağırlarken Japonya ve Çin 180’er bin Türkiye ise 125 bin yabancı öğrenci ile sıralamada ilk 10 ülke arasında yer alıyor.  Türkiye’yi dahil etmeden kabaca bir hesap yaptığımızda nüfus yoğunluğu Müslüman olmayan sadece bu dokuz ülke her yıl 3,3 milyon yabancı uyruklu öğrenciyi ülkesinde ağırlıyor.

Ancak üniversite kampüs yemekhanelerinde helal yiyeceklere erişimde yetersizlikler söz konusu. Amerika İslami Gıda ve Beslenme Konseyi (IFANCA) ve Ulusal Müslüman Öğrenciler Derneği tarafından yapılan ortak bir anket çalışmasında katılımcıların % 64’ünün helal seçeneklerin bulunmaması nedeniyle üniversite kampüslerindeki yemekhaneleri kullanmayı tercih etmediği yada kullanamadığı ortaya kondu (Kaynak: Food Quality and Safety Magazine).

Eğitimin ve araştırma olanaklarının yanı sıra beslenme, sosyal faaliyetler, barınma ve ibadet öğrencilerin üniversitelerinden aldıkları hizmetin bir parçası. Dolayısıyla yazıda belirtilen raporu bir gösterge olarak kabul edersek öğrencilerin eğitim için gittikleri farklı ülkelerde aslında ne kadar yetersiz bir hizmet aldıkları sonucuna varılabilir.

Kovid-19 pandemisi nedeniyle dünyada üniversite kampüsleri maalesef öğrencilerinden büyük oranda mahrum. Ancak bu süreci en iyi şekilde değerlendirerek kampüsleri öğrencilerine en iyi ve güvenilir hizmeti sunmak amacıyla hazırlamak üniversite yönetimlerinin bir görevi.