Yoğun geçen bir dönemin ardından karne heyecanı sardı yirmi milyona yakın yüreği. Gerçi eski heyecanı kalmadı karnelerin. E okul sistemi üzerinden notlar, değerlendirmeler günler öncesinden öğrencilerin ve velilerin bilgisine sunulmakta. Özellikle ilkokul öğrencilerinde karne heyecanı eski formatta devam ediyor. Karneye iğneyle tutuşturulacak nazar boncuğu gibi görseller de farklı bir heyecana vesile…

Ara tatiller olumlu karşılandı

Eğitim sistemimizin farklı arayışlar içersinde olduğu bir süreci yaşıyoruz. İlk defa bu yıl uygulanan ara tatil modeli öğrencilerden ve eğitimcilerden tam not almışa benziyor. İlkokul öğretmenleri ara tatilden daha memnun olan öğretmen grubu. Zira öğrencilerin öğrendikleri bilgileri pekiştirme fırsatı olarak görülüyor bu süreç.

LGS’ye 750 bin ilave öğrenci, liseler ikili eğitime geçiyor

2020 yılına girilen şu günlerde eğitim sistemimizin öncelenmesi gereken sorunlarını kısaca ifade etmek istiyorum. Öncelikle 2020-2021 eğitim Öğretim yılında ortaokuldan liseye geçiş yapacak öğrenci sayısındaki artış, liselerde bir kargaşaya sebep olabilir. Çünkü gelecek yıl lise giriş sınavlarına bir önceki yıla ilaveten yaklaşık 750 bin öğrenci daha girecek. Yani liselerde tekli eğitim uygulanırken bu sebepten dolayı tüm illerde liseler ikili eğitime geçmek zorunda kalabilecek.

Haftada 40, günde 8 saat ders yapan liselerde ikili eğitim uygulanırsa bir günde 16 saat ders yapılmak zorunda kalınacak. Bu durum özellikle kış aylarında ciddi sıkıntılara sebep olabilir. Bilindiği üzere bazı liseler proje kapsamına alındı ve sadece bu liselere sınavla kayıt yaptırılacak. Proje okul sayısı özellikle akademik eğitim veren proje okulu sayısı birçok ilde çok yetersiz.

Proje okulu sayıları yetersiz

Öğrenciler yüzde 5’lik dilime girmesine rağmen bir proje Anadolu lisesine kayıt yaptıramadı geçtiğimiz yıl. Gelecek yıl fazladan dahil olacak 750 bin öğrenciyi de dikkate alırsak belki de 2020-2021 eğitim öğretim yılında bazı illerde yüzde 3’lük dilime giren öğrenciler sınavla öğrenci alan akademik liselere yerleşemeyecek. Çözüm olarak sınavla öğrenci alacak akademik liselerin sayılarının artırılması gündeme gelebilir.

Sınavla öğrenci alan okulların belirlenmesinde eğitimin gerçekleri ve nüfus dağılımı etkili olmalı. Okul aile birliklerinin ya da okul idarelerinin kişisel gücü ve merkezi idareye yakınlığı bazı okulların Proje kapsamına alınmasında etkili olduğu algısı hakim sahada. Fakat tüm öğrencileri şehir merkezlerine taşımak yerine şehrin nüfus yoğunluğuna göre her merkezde bir proje okulu belirleme yöntemi daha faydalı olabilir. 60-70 bin kişinin yaşadığı semtlerde hiç proje okulu olmaması eğitimin ve ülkenin gerçekleri açısından çok da mantıklı gözükmüyor.

Yeni okul yapılması, beklenen yığılmayı önleyebilir fakat sekiz ayda bir okulu yapmak ve eğitime hazırlamak zor görünüyor. Kontenjanlarını dolduramayan meslek liseleri Anadolu liselerine dönüştürülebilir fakat bu duruma yerel idareciler çok da olumlu bakmıyor.

Yardımcı kaynak meselesi

Milli Eğitim Müdürlüklerinin ek kaynak konusunda bir yasaklaması söz konusu. Bazı illerde valiler ek kaynak kullandığı gerekçesiyle bazı öğretmenlere soruşturma açmış durumda. Fakat özel okullarda böyle bir yasak uygulaması yok. Halbuki özel okul da resmi okular da aynı kurallara tabi. Merkezi eleme sınavlarının olduğu bir ülkede kaynak kullanımını kısıtlamak mümkün değil. Zira bu yasağı savunan insanlar çocuklarına ek kaynak almıyorlar mı?