Türkiye güçlendikçe, hedef büyüttükçe, kabına sığmaz oldukça başına örülen çoraplar da artıyor. Her gün yeni bir saldırıyla, yeni bir ihanet dalgasıyla karşılaşıyoruz.

Bizi bize bırakmamak için elinden geleni ardına koymuyor şer güçler!.. İçe kapansak, dünyayla ilgilenmesek, kendi derdimize dalıp mazlumlara kol kanat germeye kalkmasak hiçbir sorun olmayacak!..

Batı’nın tekerine çomak sokmasak, para kazanırken kazandığımızdan daha çoğunu tek dişi kalmış canavar Batı’ya peşkeş çeksek, onların değirmenine su taşımaya devam etsek, oynanan oyunlara seyirci kalıp oyun kurucu olmaya kalkmasak hiçbir sorun olmayacak ve çok iyi bir dost olacağız. Batı’nın istihbarat teşkilatları ülkemizde cirit atmayacak, sağda solda bombalar patlamayacak, insanlarımız katledilmeyecek; ama biz onlara boyun eğmeyip kendi ayaklarımız üzerinde özgürce ve onurumuzla yaşama yolunu seçince her şey bir anda değişiyor!..

Ülkede darbe kalkışmaları oluyor… Her yerde bombalar patlıyor… Ekonomik linç kampanyaları başlatılıyor!.. Bunların hiçbiri bizi yolumuzdan döndüremeyince, ülke tepe taklak gitmeyince Batı ve onların işbirlikçileri, kâfirler ve onları dost edinen Müslüman görünümlü münafıklar, gâvurdan çok daha gâvur olan içimizdeki gâvurlar kafayı yiyor, çıldırıyor, öfkeden kuduruyor!.. Son Beşiktaş patlaması da bu durumun en somut örneği!..

Batı’nın güçlü bir Türkiye istememesini anlıyoruz. Biz güçlü olursak onlar bu coğrafyada istediği gibi at koşturamayacak, arpaları kesilecek, insanları köleleştiremeyecek, yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömüremeyecek!.. Ancak bu topraklarda doğmuş, bu toprakların havasını alıp suyunu içip yemeğini yemişlerin Batı’nın köpekliğini yapmasını anlamakta zorlanıyoruz. Sizi yıllardır bu topraklar besledi, bu toprakların insanları büyüttü; bu toprakların kültürü, geleneği, insaniyeti yoğurdu!.. Nasıl oluyor da bu topraklara, bu toprakların insanına bu kadar kin besliyorsunuz? Sizi bu kadar insanlıktan çıkaran şey nedir? Sizin yerinize kapımızda it beslesek, önlerine yal koysak bu itler bizi ısırmazdı, yal verdiğimiz kaba pislemezdi!.. Sizden daha sadık olurlardı bize, dışarıdan gelen düşmana karşı bizi korurdu; onlar adına bizi ısırmazdı!..

Yıllardır kapımızda beslediğimiz fakat artık kuduz olmuş itleri beslemeye devam etmenin bir anlamı yok!.. Kuduz olmuş bu itleri tedavi etmeye çalışmanın, onlara boş yere zaman, mekân, para ayırmanın bir anlamı yok!.. Bu itleri itlaf etmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor!.. Bu itler; ihanetin tadını aldı; başkalarının kabından yal içmeye alıştı, artık bu itler bizim kapının iti olamaz!.. Bizi ısıracaklarını bile bile onlara yal vermeye devam etmenin anlamı yok!.. Bu itlerin adı ne olursa olsun; ister PKK, ister DAEŞ, ister DHKP-C, ister FETÖ olsun, tez zamanda itlaf edilmeli; kanları bile bu topraklara akıtılmamalı!.. Bu topraklarda aldıkları nefes, yedikleri yemek, içtikleri su haram; bunlara verilen her nimet, bu ülkenin vatandaşlarına haksızlıktır, onların hakkına girmektir!..

Buna ise hiçbirimizin rızası yoktur, bu böyle biline!..