Dua, istediklerimizi Allah’tan (c.c) istemenin genel adıdır. Bu sınırsız ve çeşitli istekler, ihtiyaçlar var oldukça, dualarımızda var olacaktır. Herkes ihtiyaç hissettiği şeyleri talep eder çünkü o istediği şey olursa kendisi için iyi olacağını düşünür.

Doğar doğmaz ağlayarak kendimizi ifade ederken, giderken buna bakışlar ve konuşma ilâve edilir. Biz en insani ihtiyaçlarımızdan başlayarak muhataplarımıza iletiriz ve temin etmeye çalışırız. Giderek kendi ihtiyaçlarımızı kendimizin karşıladığımız olgunluğa da ulaşırız fakat hemen her zaman insanın insana ihtiyacı olur ve mesleklere meşreplere ve durumlara göre, insan insana el açar, ya da kucak açar. Bunların zaman içinde gerçekleşmesi için de ellerimizi açar yürekten dua ederiz.

Ne istediğimizi biliyor muyuz?

Elbette insan bir şey isterken ne istediğini bilir fakat asıl sorulan şey, bu istediğimiz şey, gerçekten istememiz gereken şey midir? Bu şey bize sunulmuş olsa, düşündüğümüz fayda gerçekleşir mi? Ve daha da önemlisi, hatta en baş konusu olarak hangi niyetle istedik? Bu istediğimiz şey bizi nereden nereye taşıyacak, neye hizmet edecek? Hangi sorumuzun cevabı ve hangi ihtiyacımızın giderilmesi anlamına gelecek? Bu soruların cevabı, ilerlediğimiz yönü göstermesi açısından çok önemlidir.

Dua bir dilekçedir

Biliyoruz ki iki çeşit dua vardır, fiili ve kavli dua. Bir şeyi istemek kadar, istediğimiz şey için adım atmak, çaba sarf etmek de çok önemlidir. Yaptığımız dualar, bize yol ve yöntem telkin etmesi açısından çok stratejik bir öneme sahiptir.

Ekonomik sıkıntı çeken bir beyefendi şöyle dua edebilir. “Ya Rabbim, bana helâlinden hayırlı bir rızık kapısı aç, bereket ver, sıkıntı çıkarmayacak bir alışkanlık ve yaşama biçimi nasip et. İsraf olacak harcamalardan bizi koru.” Bu duada, en başta helâl rızık derdi var. Kendisine düşeni öğrenmeyi ve daha iyi duruma gelebilmek için tedbir olarak ne yapacağını bilmeyi talep ediyor. Bu dua bir duyarlılık sonucunda oluşmuştur ve duanın içeriği hakkında yönelim oluşturur. Dua ne kadar içten, ne kadar ısrarla ve ne kadar sürekli olursa; zihinsel yapılanma da o ölçüde güçlü ve sağlam olur.

Dualarımızı neler oluşturur?

Bulunduğumuz çevre ve irtibat içinde olduğumuz insanlar, sahip olduğumuz anlayış ve yaşama biçimimiz; bizim neye ihtiyaç hissedeceğimizi de bir noktaya kadar belirler. İhtiyacımız değiştikçe talebimiz de değişir. Fakat asıl önemli olan; hangi durumda ve ihtiyaç düzeyinde olursak olalım, fiili durumumuza, ihtiyaçlarımıza ve inancımıza uygun olacak şekilde taleplerde bulunmamızdır. Dualarımızı besleyen kanallar bunlar olmakla birlikte, asıl olarak Rabbimiz’le (c.c) olan bağımızın güçlü olmasıdır. İmanımızı güçlendirecek, bilgi donanımı, inancımızı ahlâka dönüştürme çabası; bizim neyi nasıl isteyeceğimizi de belirler. Dolayısı ile dualarımız; yönümüzü, hayallerimizi ve yol yürüme bicimizi ortaya koyar yani dualarımızın yönü bizim yönümüz olur.