Seçimi kazandığında bana ayrılan bu beyaz sayfayı 10 Kasım 2016’da yine karalamıştım. Bir algı oyunu ile ABD ablası Hillary’nin başkan olacağına dünyayı ikna etmişlerdi ama olmadı. Amerikalı yorgun düştü. Karaoğlan hikâyesi fiyaskoyla sonuçlandı, Obama savaş ekonomisi altında beyazları da yıldırdı. Trump efendi 1924’ten beri yapılan seçimler arasında en düşük katılımlı sandıktan çıkıverdi. Nitekim seçim hileleri ve algı operasyonları yıllarca konuşulacak.

“Clinton neslinin tuzu kuru sağlamcılığı, gücün dar bir kesimde yoğunlaşması, yaklaşık on yıldır kemer sıkan halkı sandıklara taşırken beyazları rehavetten kurtaramadı.” demiştim.

Trump’ın gelmesi küçük Amerika’nın dünyalılarca daha iyi görülmesini sağlayacak. Aslında daha da içe kapanan ve ulusal sorunları ile uğraşan bir başkanlık süreci kaçınılmaz. Yıllar sonra siyaset dışından bir başkan ile Amerika, Yeltsin kadar olmasa da magazin üzerinden imaj kesesinden harcayacaktı kuşkusuz.

Şimdi bir fırsat doğdu. Global finans krizinden çıkamayan Atlantik düzeni çok zor günlerden geçiyor. İçinden geçtiğimiz on yılda kolunu, bacağını kapitalizmin demir dişlilerinde kaybetti. Çok büyük bir savaş var.

Rusya, Çin, İran ve İngiltere’nin yer aldığı motivasyon Atlantik ittifakını deliye döndürecek düzeyde. Fakat son aylarda yaşanan ajan krizi yordamı ile İngilizler; Rusya, Çin ve İran üçlüsüne karşı beklenmedik bir balans ayarını denemekte. Rusların neden olduğu bu güvensizlik ortamı Atlantik için bir nefes alma ve hamle yapma fırsatı verdi.

Esasen bütünüyle imaj ve algı odağında şekillenen hamleler bunlar. Trump’ın Suriye’deki bombalamalar ve Kudüs’e yönelik girişimleri, yıllarca besleyip büyüttükleri Amerikan hayaletinin içeride ve dışarıda varlığını göstermeye yöneliktir.

Fakat özellikle de bölgede ve dar anlamda Filistin davasında, Türkiye ve İran’ın sıcak temaslara varacak müdahaleler yapabilmesine yönelik tahrikler olarak anlaşılmalıdır. Sürekli ısıttıkları Ortadoğu’da Suriye’de olduğu gibi bir ikiyüzlülüğü ve pişkinliği seyretme niyetinde olduklarına kuşku yok. Ne Avrasya ne de Atlantik bloğunun Filistin davasında hakikatin yanında yer alabileceğini düşünemeyiz.

Ortadoğu’da iki yüzyıldır oynanan satranç oyununda Trump üzerinden kolektif bir hamle ile karşı karşıyayız. Ama bu fil görünümlü piyon hareketidir. Ciddiye almaya değmeyecektir ama oyun içerisindeyseniz de bu hamlenin bir anlamı vardır. Öncelikle bu oyunu bozma niyetinde olanlarla bir araya gelmeliyiz. En başında İngilizlerin kurduğu ve Atlantik hesabına kurulan masalardan coğrafyamıza bir fayda çıkmaz.

Yeni bir düzen, yeni bir dünya kurmak zorundayız…