Haftalarca üniversite sınavının ertelenmesine yönelik propaganda yapıldı. Virüs salgını gerekçe gösterilerek, başta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca olmak üzere devamlı devletin üzerine gidildi. Türkiye’yi pandemi sürecini yönetememekle bile suçladılar.

Yeterince ders çalışmamış kardeşlerimizin tembelliklerine bahane uydurması olarak değerlendirmemek lazım meseleyi.

Evet, internette dolaşmaktan sınava çalışmaya vakit bulamayan gençlerimizin panikatak krizlerini görmezden gelebiliriz.

Fakat ortada daha büyük bir müşkül var.

15-20 yaş arası gençleri vahşice örgütlüyorlar. Fitneye, karmaşaya, ucuz galeyanlara tav olan bir fikir örgütlenmesi…

Teröristler, etki ajanları, çakma aydınlar; hepsi, değişken gündemlere göre taze dimağları yontmaya çalışıyor. Anlık faydalara, gündelik heveslere göre şekillenen bir idrak mekanizması inşa ediyorlar. Devlet ve millet çıkarlarının göz ardı edildiği, bencil ideallerin yüksek toplum gayelerine tercih edildiği bir hayat tarzı kurgulanıyor.

Gençlerin kanına genç stratejilerle giriyorlar.

Bunun için gerekli altyapı ilkokuldan itibaren zihinlere işleniyor zaten. Yani basit bir çözümü yok. Temel kurmak istiyorsak önce mevcut temeli yıkmamız gerekiyor. Dayatılan ezberler ve öğretilen düşünme yolları, her yeni nesilde bakir kafaları müdahaleye daha açık kılıyor çünkü. Üniversiteye kadar ‘’kıvama gelen’’ duru zihinler, üniversite demlerinde çevre faktörlerinin de etkisiyle dev ideolojik dönüşümler yaşıyor. Hayat düsturlarından sapıyor, var olabilmek için bâtıl gerçeklere sığınıyorlar. Hapsedildikleri vizyon kafesinde böyle davranmak zorundalar. Aksi halde dışlanacaklarının, cahil ve gerici sıfatlarıyla yaftalanacaklarının farkındalar.

Lafı şuraya getireyim:

Dindar ve adil kuşaklar yetiştirmek isteyen ailelerin çocukları, din ve adalet mefhumlarını kültürel iktidarın biçtiği sun’î kodlara göre yorumluyor. Özgür olup olmadıklarına, dış güdümlü algı mimarlarının çizdiği ideoloji taslaklarına göre karar veriyorlar. Kişilikleri ve değer yargıları tekelleşiyor. İthal ufuklar edinip, sıradanlaşıyorlar. Nihayet bu aleladelik, gençlerin beynini sömürülmeye aç bir obje haline getiriyor.

Şöyle de güncele bağlayayım:

Hedef 2023 filan diyoruz ama…

2023 ideallerinden habersiz olan, yıkım odaklı düşünce hiziplerini tanımayan, hain maşası kukla siyasetlere kanan; yepyeni ‘’cumhuriyet çocukları’’ peyda oluyor. Kökeni ne olursa olsun, evinde nasıl terbiye görürse görsün; kabuklarını kırdı mı düşman dünyanın ayartıcı tekliflerine karşı koyamayan Türkiye çapında bir kalabalık…

Gümbür gümbür geliyorlar.