Genelde karşımızdakine bakmak gibi olağan bir alışkanlığımız vardır. Otururken dururken bu normaldir fakat kendimize bakma zaruretini unuttuğumuzda, (hem fiziki hem psikolojik yönden) kendimizde bulunanları gözden kaçırma riski ile karşı karşıya kalırız. Dışarıya çıkarken mutlaka aynaya bakarız.

Yüzümüze, üstümüze başımıza bir göz gezdirir, uygun olmayan bir durum varsa düzeltir öyle çıkarız. Bu gereklidir ve normaldir. Aynalar dışımızı gösterir peki duygularımızı, düşüncelerimizi, niyetimizi nasıl fark edeceğiz? Bunu fark edebilmemiz için bir sorumuzun olması ve bu sorunun cevabını bulmak için kendimize dönmemiz gerekir, bu da mutlaka bir bilginin bizde oluşturduğu bir anlayışın bir neticesidir. Bilgi; bir düşünce ve anlayış yapılanmasının temel taşıdır.

Bilgi, eylemin ilk ve olmazsa olmaz şartıdır. Bilgi doğruysa yol ve yolculuğun doğru olma şansı artar. Bilgi yanlışsa, doğru zannederek o bilginin gösterdiği oklar istikametinde ilerlemeye devam ederiz. Yaptıklarımızın sonucunda aldığımız tepkide, tepki vereni suçlarız çünkü biz doğruyu yaptığımıza inanırız.

Bilginin yanlış olmasından daha tehlikelisi; bizim de insan yani beşer olduğumuzu ve şaşabileceğimizi unutmak ve daha doğru bir bilginin olabileceğinin ihtimalini hesaba katmadan, karşımızdakiler zarar gördüklerini avaz avaz bağırarak söyledikleri halde, bizim hiç umursamadan, söylenenleri duymadan yaptıklarımıza devam etmemizdir. O halde diyebiliriz ki; “İnsanı asıl savuran şey yanlış yapması değil, doğruyu aramamasıdır.”

Her şey tezahürü ile belli olur

Niyetimiz bize rengini verir. Dış görünüş olarak niyet dışı hareket etsek de, aynen navigasyonun yanlış yola girdiğimizde, bizi en yakın yoldan yeniden eski rotamıza yönlendirmesi gibi, niyetimiz de, rol gereği ne yaparsak yapalım, bizi gerçek rengimize döndürür. Eğer niyetimiz doğru bir insan olmaksa, dualarımız ve çabalarımız bu yönde ise, bu çizginin dışına çıktığında insan bunu fark ettiği zaman Allah’ın (c.c) izniyle hemen kendisine çeki düzen vermeye başlayacak ve toparlanma aşamasına girecektir. Yani niyet varlığını belli edecektir.

Neler bize kendimizi gösterir

İnsanın kendi yanlışını görerek düzeltmeye çalışması dinimizde çok önemlidir. Bunun için bir çocuğun fikri dahi olsa, bizim bir eksiğimize, yanlışımıza işaret ediyorsa, bu bilgi bizim için bir değerdir çünkü ortada Allah’ı (c.c) memnun etmek gibi yüce bir gayeye sahibiz. “İnsan insanın aynası” ise, aynadan yansıyanlar beni anlatabilir. İster beni anlatsın isterse kendi içyapısını yansıtsın, her halükârda bir bilgidir ve bunu iyi bir niyetle harmanlayıp kendimize yardım edebiliriz.

Benim bir sözüm ve davranışım karşımdakini öfkelendiriyorsa, ben yanlış bir usul ve üslûpla yaklaşıyor olabilirim. Bu benim kendimi görmem için bir fırsattır.

Çocuklarımla tepkisel bir diyalog içine girmişsem, önce kendime bakmalı ve ne yaptığımı görmeliyim. İnsan kendisini ahlâk olarak yüceltecek ve ilimde derinleştirecek öğrenme çalışmaları yaptıkça, Allah (c.c) nice kapalı zihin pencerelerimizi açacak, algı ve anlayış yüksekliği kazandıracaktır inşallah. Önemli olan, benim kendimi görmeye ve düzeltmeye samimi bir niyet ve gayret içinde olmamdır. Sonuç Rabbimize (c.c) aittir.