“Akıncı’’ belgeselini izledim çoğumuz gibi.

İnanılmaz keyif aldım.

Selçuk Bayraktar’ın, yoğun çalışma temposundan sonra, mühendis ekibini tebrik ederken ‘’Akıncı’’yı ihmal etmemesine, evladını sever gibi onu okşamasına da epey güldüm.

Bu tip tanıtımların sıklaşmasını arzu ediyorum her şeyden önce. Çok büyük işler başarıyoruz çünkü teknoloji çapında. İnovasyon hamlelerimizi, ortalarda aydın aydın gezinen zifiri kafalarla daha çok buluşturmamız lazım. Bıkmadan, yılmadan muazzam bir emek ve beceri gerektiren tüm çalışmalarımızı geniş kitlelere anlatabilmemiz lazım…

Baykar Milli S/İHA Ar-Ge ve Üretim Merkezi, yıllardır devasa projelerin peşinde. Selçuk Bayraktar ve takımı gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. Kullanıma sunduğumuz İHA, DİHA ve TB2 gibi mühendislik harikaları, ‘’milli savunma’’ vazifesinde 200 bin saate yakın mesai harcamış durumda. Zeytindalı ve Bahar Kalkanı operasyonlarımızda ordumuza mühim hizmetlerde bulundular…

Yedi farklı mühendislik disiplininin kırktan fazla bilgisayar eşliğinde milyonlarca satırlık yazılım kodlarıyla harmanlandığı, onlarca elektronik-mekanik-aerodinamik aksamın birbiri içinde koordine edildiği bir teknolojik dehadan söz ediyoruz. Bu deha, milli mücadelemizde başarıyla işleniyor artık. Bin yıllık umdelerimiz, şerefli ideallerimiz; kendi iç bünyesinden yediği tekmeleri teker teker bertaraf diyor…

Dünyada bu kategoride, bu skalada hava aracı yapabilen birkaç ülke var. Türkiye, %93 yerli üretim olan teknolojisiyle o devletlerin arasında yerini buldu artık. Ecnebinin bile kabul ettiği gerçekleri, Türk pasaportlu sıska zihinlere anlatamıyoruz.

Mesela Akıncı özelinde konuşalım.

Ortada 5,5 tonluk bir ‘’uçan balık’’ var. 40.000 (feet) irtifada havadan havaya taarruz meziyetine sahip, hızlı, çevik ve dayanıklı muhteşem bir ‘’sanat eseri’’…

Bugün o 5,5 tonluk insansız hava aracını milli savunma mekanizmamızın hizmetine sokanlar, 17 yıl önce bu işe 5,5 kg ile başladılar. Hep küçümsendiler. Kaale alınmadılar. İtibar suikastına uğradılar. Ama pes etmediler. İnsafsız ihanetlere, konforcu cehaletlere kulak asmayıp savaşmaya devam ettiler.

O zamandan beri, dağdaki tecavüzcü dostları ve Pensilvanya’daki ahbaplarıyla kooperatif çalışan Kemalist zümre ne yaptı acaba? Türkiye’nin Türkiye’yi aşmış sorumluluklarını omuzlayan şaşaalı atılımlara çelme takmaktan başka ne çabaları oldu? Büyük ve cesur teknoloji adımlarını, maket dronelarına benzetip aşağılamaktan başka ne iş gördüler?

Haklarını yemeyelim gerçi, onlar da uğraştılar.

Ahlaksız etki ajanlarının peşinden koşup, bankta oturan M. Kemal heykeli yaparak Cumhuriyet’i koruyacaklarına inandılar. Yaşadığımız ekonomik saldırılardan zevk alıp, öz hudutlarımızı koruduğumuz asil mücadelelerimize burun kıvırdılar. Teröristle kucaklaşıp, mazlum edebiyatı yaptılar. Kutsallarımıza saldırıp, darbe tehditleri savurdular.

Bu ülkeye, bu millete, bu ümmete zulüm olacak ne varsa şevkle savundular.

Durmasınlar. Bırakmasınlar. Kudursunlar.

Sırada Cezeri (uçan araba) ve 2023’e kadar gökkubede süzülmesi planlanan insansız savaş uçağı var…