Nesilleri geleceğe hazırlamak üzere yola çıkan aileler pandemi döneminde aynı hassasiyetle sonuca gidebilecekler mi? 07 Eylül itibarı ile vakalar 1600’lü rakamlarda. Tehlike büyük fakat şehirler rahat. Yoğun bakımlar dolu, çarşı pazarlar daha da dolu. Bakanlar feryat ediyor ve adeta rica minnet insanları evlerinde kalmaya ikna etmeye çalışıyor.

Ülkenin durumu ortada, hayat devam ediyor. İnsanların dertleri ile birlikte yaşaması öneriliyor fakat insanlar celladına aşık mahkum misali cahil cesareti ile evlerden dışarı fırlamakta. Aşının bulunması zaman alacak gibi. Kovid-19 virüsünün sebep olduğu hastalığın tedavisi de çok uzaklarda maalesef.

Okulların açılması tüm toplumun beklentisi. Öğrenciler EBA TV karşısında öğretmenlerinin samimiyetini bulamıyor. Yine de öğrencilerin uzaktan eğitim unsurlarını önemsemeleri zaruri gözüküyor. Zira yeni eğitim öğretim yılında eğitim uzaktan olsa bile sınavlar büyük olasılıkla okullarda yüz yüze yapılacak.

Hayat devam ediyor derken öğrencilerin eğitim hayatlarını öncelemek gerektiğini ifade etmek istiyoruz. 21 Eylül itibarı ile 1, 8 ve 12. Sınıflar yüz yüze eğitime başlayacaklar gibi. En azında Bakanlık böyle düşünüyor. 5. sınıflar ve 9. sınıflar yeni bir kademeye geçmenin heyecanını yaşayamayacaklar ve beklide eğitim hayatlarında çok ciddi bir yara alacaklar.

Burada asıl üzerinde durulması gereken konu sınav öğrencilerinin ve bir sonraki kuşağın sınavlara nasıl hazırlanacağı konusudur. 8 ve 12. Sınıflar için DYK ve özel öğretim kursları açılmış durumda. Ara sınıfların durumu meçhul. 7. ve 11. Sınıflar içinde bulundukları sınıf seviyesini uzaktan eğitimle sürdürecekler. Bu öğrenci grupları için şimdilik dokularda DYK açılmayacak. Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk 11. Sınıflar konusunda özel okullara çok ciddi uyarıda bulundu ve kurs adı altında yüz yüze eğitim yapmamaları gerektiğini söyledi.

Bütün bunlardan dolayı ara sınıflar corona nesli olarak anılacak. Türk eğitim sisteminde yeni bir nesil… Kayıp nesil belki de. Okula gidemeyen,okul kurslarından destek alamayan, özel kurslardan da destek almalarına müsaade edilmeyen bir nesil, arada bir kuşak.

Sınavların çok acımasız olduğu yadsınamaz bir gerçek. Yarım milyon lisans bölümü kontenjanı için sınav kuyruğuna giren 2 milyon öğrenci… 2 milyon birey ve 2 milyon hayal, umut, gelecek, aile, ekmek parası, yarışçı…

İmkânı olan özel ders aldırarak bu açığı kendisi açısından kapatma yolunu tercih ediyor. Bazı öğrenciler imkânlarını birleştiriyor ve gruplar oluşturarak yine göremedikleri derslerin hal çaresine bakıyor. Akademik destek ihtiyacı hisseden öğrenciler bu şekilde kendi çarelerini üretiyorlar. Fakat ilkokul seviyesindeki öğrenciler çok daha zor durumda.

İlkokul öğrencisi için böyle bir destek almak da çok kolay değil. Sınıf kültürünü alamayan, aile ortamından sosyal çevreye adım atamayan çocuklar pandemi neslinin şanssız öğrencileri. Üniversitelerde bilim üretmek için çabalayan öğrenciler evlerinden süreci takip edecekler. Laboratuvar yerine evlerin koltukları hazırlayacak geleceğin üniversite mezunlarını.

Süreç sıkıntılı, sonuç endişe verici. Herkese iş düşüyor, mazeret üretecek durumda değil kimse. Kamuyu suçlayarak ve sorumluluğu başkalarına atarak işin içinden çıkmanın da faydası olmayacak. Artık tüm yetişkinler rehber öğretmen gibi, ders öğretmeni gibi, kütüphane görevlisi gibi kendi çocuğunu takip edecek. Kayıp bir nesil ortaya çıkacak, süreç hepimizi kuşatacak.

Hoca Rahmetlinin değdi gibi “Aklı olan göle”