Türkiye, sınırlarında terör koridoru kurma planını boşa çıkarmak için Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı’ndan sonra Barış Pınarı Harekâtı’nı düzenledi ve bu amacına büyük ölçüde ulaştı.

Devlet kurma hedefine birkaç adım kaldığını düşünen terör örgütünün ve onun bu planını destekleyenlerin hayalleri yerle bir oldu.

Fakat tüm harekâtların bir diğer amacının Suriyeli mültecilerin en azından bir kısmının güvenli bir şekilde ülkelerine dönmelerini sağlayabilmek olduğunu biliyoruz.

Aynı başarının o konuda da sağlandığını ve hedefe ulaşıldığını söylemek ne yazık ki henüz mümkün değil.

Türkiye, teröristlerden arındırılan bölgelerde halka sağlık ve eğitim hizmeti verebilmek için yoğun çaba sarf ediyor.

PKK/YPG tarafından karargâh olarak kullanılan okullar ve hastaneler onarılarak hizmete açılıyor.

Türk doktorlar bölge sakinlerini ücretsiz muayene ederken insani yardım kuruluşları yaraların sarılması çalışmalarına katkıda bulunuyor.

Bütün bunlar doğal olarak terör örgütünü ve destekçilerini rahatsız ediyor.

Teröristler ve terör örgütü yandaşları, harekâtlarla temizlenen bölgelerde sağlanan huzur ve güven ortamını bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Soçi mutabakatı kapsamında Türkiye ve Rusya’nın birlikte gerçekleştirdikleri devriyeler bir ara adeta “Türk askeri taşlama” eylemlerine dönüştürülmüştü.

Moskova’nın bu konuda uyarılmasıyla söz konusu çirkin görüntüler azaldı.

Fakat terör örgütünün bombalı araçlarla gerçekleştirdiği saldırılar hâlâ masum sivilleri katletmeye devam ediyor.

Salı günü Rasulayn’ın Tel Halef köyünde bombalı araçla düzenlenen saldırıda 17 kişi öldü, 20’den fazla kişi de yaraladı.

Yaklaşık iki hafta önce Tel Abyad’ın güneyindeki Hamam Turkuman’da patlatılmak üzere hazırlanan bir araç ele geçirilmiş ve olası bir katliam son anda önlenmişti.

Önceki gün Halep’in El Bab ilçesinde Farabi Hastanesi yakınlarında bomba yüklü bir aracın patlaması sonucu 5 kişi yaralandı.

Terör örgütünün ayrıca Suriye tarafından Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesindeki sınır karakoluna düzenlediği havan saldırısında iki askerimiz şehit oldu, iki asker ve bir doktor da yaralandı.

Bu asla kabul edilebilir bir durum değil.

Askeri harekâtla teröristlerden temizlenen bölgelerde bombalı araçlar patlamaya devam ederse “güvenli bölge”den söz edilemez.

Dolayısıyla Türkiye’den o bölgelere beklenen dönüşler gerçekleşmez.

PKK/YPG ve destekçilerinin amacı da bu.

Kabul etmek gerekir ki, Suriye’de terör örgütünün bitmesini sadece Amerika değil Rusya ve İran da istemiyor.

Türkiye’yi kendileri için tehdit olarak gören Arap rejimleri ve İsrail’in örgütün terör koridoru planına destek verdiği ve Barış Pınarı Harekâtı’ndan rahatsız olduğu sır değil.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu geçenlerde ABD ve Rusya’nın imzalanan mutabakatlara uymadıklarını belirterek, “Eğer buralar temizlenmezse harekâtı başlatacağız” demişti.

Ankara’nın bir kez daha kararlılık göstererek Washington ve Moskova’yı verdikleri sözlere uymaya zorlaması gerekiyor.

Aksi takdirde Suriyeli mültecilere “güvenli” olduğunu söylediğimiz bölgelerde bombalı araçlar patlamaya ve topraklarımıza havan mermileri düşmeye devam edecek.