Yeni yılın ilk günlerinde geçmiş senenin muhasebesini yaparak önümüze bakıyoruz. Kuvvetle muhtemel herkes böyle yaptı. En azından sosyal medya öyle gösteriyor.

Sinemada da her yılbaşı değerlendirme yapma geleneğimizi ifa edelim istiyoruz.

2019’da sinemamız gişede nasıl bir manzara ortaya koydu?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki ciddi bir gerileme söz konusu. Sebeplerden bahsedeceğiz elbette fekat önce tabloya bakalım.

Sinemamız 15 yıldır ciddi bir yükselişteydi. Bilet satışları, toplam film sayısı ve yerli üretim miktarları umut veriyordu. Ara ara küçük düşüşler yaşansa da ivme hep yukarı doğruydu. Ancak 2019’da ciddi bir sorunun ilk işaretlerini aldık gibi.

2018’de Türkiye’de toplam 70 milyon 409 bin 779 bilet satıldı. 2017’ye göre yüzde 1 düşüş vardı. Çok önemsemedik. Zira 2019’da bol gişe bekleyen çok sayıda film vizyona girecekti. Öyle de oldu. Şahan GÖkbakar, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Mahsun Kırmızıgül, Mustafa Uslu başta olmak üzere gişenin bol sıfırlarının sahipleri filmlerini vizyona soktu. Ama izleyici beklenen rağbeti göstermedi. 2019’da, önceki yıl agöre yüzde 15 düşüş yaşandı ve toplam bilet miktarı 59 milyonda kaldı.

Yerli filmlerin üretiminde de olumsuz sinyaller var. 2018’de 180 yeni yerli film vizyona girmişti. Bu filmler toplam 45 milyon civarı izleyici toplamıştı. Box Office Türkiye verilerine göre 2019’da ise üretilen film sayısı 146’ya düştü. Kesilen bilet sayısı ise 33 milyonda kaldı.

7. Koğuştaki Mucize filmi sürpriz bir şekilde 5 milyon izleyiciyi geçmeseydi çok daha vahim bir tablodan bahsediyor olacaktık. Listenin ikinci sırasındaki Recep İvedik 6 4 milyona dayansa da geçemedi. Organize İşler: Sazan Sarmalı, 3.5 milyon izleyici ile yılın en çok izlenen üçüncü filmi oldu. Sonra ise sırasıyla Kral Şakir Korsanlar Diyarı (2 milyon 107 bin), Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu (1 milyon 694 bin), Mucize 2: Aşk (1 milyon 579 bin), Can Dostlar (1 milyon 218 bin), Bizim için Şampiyon (1 milyon 111 bin) ve Çiçero (936 bin) ilk 10’u tamamladı.

Cem Yılmaz’ın Karakomik Filmler’i 700 binde kalarak büyük hayal kırıklığı oluşturdu. En az izlenen Cem Yılmaz filmi oldu. Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu da beklenenn çok altında izleyiciye ulaştı. Ciddi prodüksiyon karşılığını bulamadı.

Peki, izleyici neden filmleri izlemedi? Kötü oldukları için mi? Hayır! 2018’de gişedeki manzara -enteresan şekilde- tepkiseldi. 2 ana sebepten bahsedebiliriz. Birincisi; yeni sinema kanunu. Zira kanun ile biletlerdeki promosyon kalktı (yapımcı ile sinema salonu sahibini karşı karşıya getiren tartışmayı hatırlarsınız). Sinema salonu sahipleri de -intikam alırcasına- biletlerdeki indirimleri büyük oranda kaldırdı. Hatta birçok salondaki öğrenci indirimi bile kalktı. Kim kimden intikam aldı bilemiyoruz ama olan izleyiciye oldu. 2 çocuğu ile sinemaya gidecek olan ebeveyn en az 70 lira bilet parası veriyor. Tabii ki bununla kalmıyor. Çocuğun talebi üzerine alınan ve bilet fiyatında olan patlamış mısır da üzerine biniyor. Haliyle, izleyici eskisi kadar sinemaya gidemedi. İkinci olaraksa; izleyici birçok ismi protesto etti. Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ve Mahsun Kırmızıgül eski parlak günlerinden uzaktalar. Düşünün ki önceki filmi 7.5 milyon izlenen Recep İvedik, 6.’sında 4 milyonu göremedi. Diğer isimlerde de durum aynı. Bütün bu isimlerin ortak özelliği ise özellikle son yerel seçim döneminde açık ve sert politik tutum ortaya koymalarıydı.

O ya da bu sebepten sinemamız sorunlu bir yılı geride bıraktı. 2020 için umut verecek bir durumdan da söz edemiyoruz.

Peki, ne yapılmalı?

* Sinemadaki dağıtım meselesi çözülmeli (filmlerin gösterimi sinema salonlarının inisiyatifine teslim edilmemeli).

* Alternatif gösterim alanları oluşturulmalı. Belediyelerin ve benzeeri yerlerin kültür merkezleri sinema gösterimi yapmalı. Dağıtım kartelinde nefes alamayan filmler özellikle Anadolu’da izleyiciye ulaştırılmalı.

* Dijital platform meselesine dair hazırlık çoğaltılmalı. İzleyici oraya kayıyor. Üretimler çeşitlenmeli.

* Sektörde üretimin kolaylaşması için politika üreticiler adımlar atmalı. Film çekim süreçleri kolaylaştırılmalı, destekler artmalı. Daha da önemlisi sponsorluk müessesesi rahatlatılmalı.

* İzleyici mesuliyetten berî değil. İrade göstermeli (2019’da olduğu gibi), gereken filmlere destek vermeli ve sivil toplum, siyaseti yönlendirmeli.