Geçtiğimiz akşam GLADER’in internet üzerinden gerçekleştirdiği toplantıda, İstanbul Perakendeci Kasaplar Odası Başkanı Fehmi Taşyurt’un perspektifinden Türkiye’nin kırmızı et sektörü ve kasapların sorunlarını dinleme fırsatı bulduk.

Toplantıda kırmızı ette tükettiğimizi üretemediğimiz belirtildi. Ülkemizde bir yılda tüketilen 1,2 milyon ton kırmızı etin yaklaşık 1 milyon tonunu üretebiliyoruz. Buna besi danası olarak ithal edilen hayvanlardan elde edilen et de dahil.

Kırmızı et üretimimizdeki sorunlardan birisinin üretim çeşitliliğinin az olması olduğu ifade edildi. Gerçekten de ülkemizde üretilen kırmızı etin çok büyük bir bölümünü sığır eti oluşturuyor. Hâlbuki Türkiye coğrafi olarak koyun-keçi yetiştiriciliğine oldukça müsait. Ancak 1985’lere kıyasla günümüzde kişi başına düşen küçükbaş hayvan eti miktarı %40 düşmüş durumda.

Kırmızı et üretimini olumsuz olarak etkileyen bir diğer faktörün ise süt ve yem fiyatları arasındaki denge olduğundan bahsedildi. Süt fiyatlarının yem maliyetini karşılayamadığı dönemlerde üreticilerin damızlık vasfı olan ineklerini kestirmek zorunda kaldıkları, bu durumun ise ülkemizdeki kasaplık hayvan varlığına ve dolayısıyla et üretimine olumsuz yansıdığı bir gerçek. Bu konuda süt piyasasının etkin bir şekilde regülasyonu ile yem maliyetlerinin makul seviyelerde tutulabilmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.

***

Kasaplar Odası Başkanı Fehmi Taşyurt’un üzerinde durduğu konulardan bir diğeri ise kasaplık mesleğinin gelecek kuşaklara aktarılmasındaki endişeydi. Mesleğin oldukça meşakkatli ve çalışma saatlerinin uzun olmasına karşın piyasadaki haksız rekabetin kendilerini sıkıntıya soktuğunu belirtti. Bu konuda oldukça da haklı. Kasaplar da bakkallar gibi marketlerle gelen değişim rüzgârından oldukça olumsuz etkilendi. Fakat burada ciddi bir fark var, kasaplar bir zanaat icra ediyorlar. Kaliteli etin işlenerek halka arzı ciddi bir bilgi ve tecrübe gerektiriyor.

Önümüzde bir değişim rüzgârı daha var, o da dijitalleşme. İçinde bulunduğumuz süreçte dijitalleşme ve online satış kanallarının kullanım oranı oldukça arttı. Bu trendin artarak devam edeceği açık. Dolayısıyla kasap esnafı da bu değişim rüzgarını ön görerek ayak uydurabildiği ölçüde yoluna devam edebilecek. Online satışın kasaplar açısından en önemli handikapı fiyata bağlı rekabet. Kırmızı ette objektif ve denetlenebilir kalite kriterleri oluşturulamazsa ki gelişmiş ülkelerde bu “et kalite derecelendirmesi” olarak adlandırılıyor, kaliteli eti doğru işleyerek satan kasapların düşük kaliteli et satanlarla rekabet edebilmesi neredeyse imkânsız. Dolayısıyla sektörün dijitalleşme rüzgarına ayak uydurmasıyla birlikte ülkemizde et kalite derecelendirme sisteminin de hayata geçirilmesi gerekiyor.