Karabük’ten Zonguldak’a doğru tren yolculuğu yapanlar bilir. Tünellerin biri biter, biri başlar. Karanlık tüneller öyle uzun değildir, girmenizle çıkmanız bir olur.

Millet olarak son 10 yıldır böyle bir yolculuk yapıyor gibiyiz. “Ülke olarak içinde bulunduğumuz zor dönemde” diye başlayan ne çok duaya ‘amin’ dedik.  Tam ‘şükür’ dediğimiz anda yeni bir imtihanla sınanıyoruz. Elhamdülillah hepsini de öncelikle milletin duası ve ferasetiyle, Erdoğan’ın usta liderliğiyle atlatıyoruz.

İşte bu ‘zor günleri’ daha da zorlaştıran ise ne yazık ki aynı trende yolculuk yaptığımızı, aynı istikamete gittiğimizi zannettiklerimiz. Tren ne zaman tünele girse, kafayı yemiş bir güruh treni yolundan alıkoymak için gözleri ve kalpleri kararmış bir halde saldırıya geçiyor.

Virüs tüneline girince bu güruh yine kafasını çıkardı. Türkiye’nin ekonomik olarak batması, sağlık sisteminin felç olması, on binlerce insanın ölmesiyle ilgili beklentilerini açık açık dillendirdiler. Ancak istedikleri olmayınca bu kez halüsinasyonlarını gerçek diye yutturma yarışına girdiler.

Türk Tabipler Birliği diye bir oluşum var.

Asalak medyanın her türlü için dezenformasyonu için bulunmaz nimet. Ellerinde hiçbir bilgi hiçbir somut belge olmadan, hayali doktorlar üzerinden atıp tutma özgürlükleri var.

BBC’den DW’e Cumhuriyet’ten T24’üne tüm asalak medya bu zırvaları yayınlamak için dünden hazır. Neymiş, açıklanan ölü sayıları gerçeği yansıtmıyormuş. Sağlık Bakanlığı verileri gizliyormuş.

Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki İstanbul’u yöneten belediye başkanı ile aynı karanlık zihniyeti taşımalarına rağmen bu ahmakça iddialarda bulunabiliyorlar.

İstanbul’da İBB’den habersiz tek cenaze defnedemezsiniz. Bunu onlar da biliyor.

TTB tayfasını bu memleketin lehine hiçbir meselede bir çift laf ederken göremezsiniz.

Nerede devlet millet aleyhine iş vardır orada bitiverirler. TTB, gezi terörü sırasında da maharetini sergilemiş, kaosun büyümesi için elinden gelen gayreti göstermişti. Bakın TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Osman Öztürk’ün 17 Haziran günü yaptığı açıklamadan bir bölümü buraya alayım; “4 yurttaşımız hayatını kaybetti. Özellikle gazdan etkilenerek hayatını kaybetmiş başka insanların olma ihtimali var. Bunlar henüz tespit edilemediği için bilineni dile getirebiliyoruz. 59 yurttaşımız ağır yaralandı, 6’sının hayati tehlikesi devam ediyor. 100’ün üzerinde yurttaşımız kafa travması geçirdi. Bizim ulaşabildiğimiz bilgiler 7 bin 822 yurttaşın yaralandığı yönünde. Bu tablo gözlemlediğimiz kadarıyla buzdağının görünen kısmı. Bu rakam muhtemelen gerçek rakamın beşte biri bile değildir.”

Neymiş, 8 bin kişi yaralıymış. Neymiş bu rakamlar beşte biri bile değilmiş… Nerde o ağır yaralı 300 kişi, nerede yaralı 40 bin kişi?  7 sene geçti, nerede geri kalan 20 ölü?

Peki aynı TTB 15 Temmuz gecesi 251 vatandaşımız şehit edilirken, FETÖcü doktorlar tarafından ölüme terk edilirken neredeydi? İlk açıklamalarını da sular durulduktan FETÖcü teröristler derdest edildikten sonra yaptılar. O da üç cümlecik. Sonra dişlerini çıkartıp FETÖ savunuculuğuna başladılar.

15 Temmuz gecesi şehit ve yaralı sayısıyla ilgili hiç tereddüt yaşamadılar nedense…

Türkiye Allah’ın izniyle bu zor günleri de atlatacak.

Ortalık aydınlanınca tünel fareleri de gizlenecek delik arayacak.

Ancak bu kez karşılarında farklı bir Türkiye bulacaklar.