İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu Türk Ceza Kanunumuzun 115/2 maddesinde düzenlenmiştir. Maddede; “Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç̧, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş ve yaptırım altına alınmıştır. Bu suçta cebir veya tehditle zorlamanın, mağdurun üzerinde etki doğurup doğurmaması önemli değildir.

Suçla korunan hukuki değer

Din ve vicdan hürriyeti kişilerin istedikleri dine inanmaları ve özgür iradeleri ile seçtikleri dinin gereklerini yerine getirebilmelerini ifade eder. Kişilerin vicdan hürriyetinin gereği olan bir dine, katılması ya da katılmaması konusunda kişinin sahip olduğu serbesti ve ibadet hürriyeti de vatandaşların en temel haklarındandır. Kısaca bu suç ile korunan hukuki değer Anayasanın 24. maddesinde belirtildiği üzere herkesin inanç, düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğu, ibadetin özgürce yapılabileceği ve kimsenin dini inanç ve kanaatlerinin açıklamaya zorlanamayacağıdır.

Suçun maddi unsurları

İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçunun maddi unsurları arasında; dini inancın veya dini ibadetlerin bireysel veya toplu olarak yerine getirilmesinin engellenemeyeceği ve cebir, tehdit ve şiddet kullanarak ibadetlerin engellenmesi konusu yaptırıma bağlanmıştır.

Bu suçun faili herkes olabilir yani herkes bu suçu işleyebilir ancak suçun mağduru dini inancının gereklerini yerine getiren veya bireysel ya da toplu olarak dini ibadet yapan kimselerdir. Bu suç ile ibadetlerin, bireysel veya toplu halde yapılmasının icrası korunmaktadır.

            Daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsur

            TCK’nın 119. maddesinin 1. fıkrası son bölümde “inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme, konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarının;

a) Silahla,b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,e) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” Şeklinde yaptırıma bağlanmıştır.

İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu, yalnızca kasten işlenebilen bir suçtur. Fail, suç fiilini bilerek ve isteyerek işlemelidir. Bu suçun olası kast ile de işlenebileceği, kanunda doğrudan kastı vurgulayan herhangi bir ibare olmadığındandır. Bu suç ile güdülen amacın (saikin) bir önemi bulunmamaktadır.[1]

Suçun özel görünüş şekilleri

İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçunun tamamlanması, failin hareketi sonucu, dini inancın yerine getirilmesinin ya da ibadetin engellendiği anda suç tamamlanır. Bu sebeple icra hareketlerinin tamamlanamaması gerekse de icra hareketlerinin tamamlanıp neticenin gerçekleşmemesi halinde suç tamamlanacaktır.

Bu suça iştirakin her şekli mümkündür. İbadetin engellenmesi suçunun icrası sırasında uygulanan cebrin, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış haline sebebiyet vermesi halinde ise, faile ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı ceza verilir. Suçu soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı değildir, bu suçun soruşturma ve kovuşturması re’sen yapılır[2].                   

[1] Artuk, Emine – Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, Ceza Hukuku Özel Hükümler,15. Baskı, Ankara 2015, s.416

[2] Artuk, Emine – Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, Ceza Hukuku Özel Hükümler,15. Baskı, Ankara 2015, s.416