Kayseri Gönüllü Kültür Kuruluşları Derneği son yılların en belirleyici konusu olan sığınmacılarla ilgili bir sempozyum düzenledi. Özelde Suriyeliler genelde ise göçmenler hem Kayseri’nin hem de Türkiye’nin sosyolojisini hatta siyasal tercihlerini değiştiren bir olgu durumundadır. Bu itibarla devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları sığınmacılar sürecini yönetmek adına yeni ve farklı yöntemler aramak ve bulmak durumundalar.

Sempozyuma Kayseri ve Erciyes Üniversitesi, STK’ler, ilgili kamu kuruluşları sunumlarıyla katkı sağladılar. Fakat izleyici sayısı bilgiye ulaşma adına hala çok yol kat etmemiz gerektiği gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurdu. Kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticileri, belediyelerin yönetim kademeleri ve sivil toplum kuruluşlarının başkanları sempozyumu takip etseler kendileri ve kurumları için çok şey elde etmiş olurlardı. Yine de biz hüsnü zanda bulunalım ve yetkiliklilerin çok daha önemli programları olduğunu kabul ederek değerlendirmelerimize devam edelim.

Üç oturumda dokuz konuşmacıyı dinleyerek bazı notlar aldım, bu notları başlıklar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sığınmacılar Sempozyumunda öne çıkan tespitler

Yabancılar, sorunlarının çözümünde camiyi merkez olarak görmekte ve ilk olarak camiye müracaat etmektedir. Suriye rejimi Sünni Müslümanlar’a özellikle zulüm yapmaktadır. Türkiye’ye gelen Suriyeliler daha çok Halep’in kırsal kesiminden gelenler, yani fakir sığınmacılar Kayseri’ye gelmişlerdir.

Eğitim kurumlarındaki Arapça öğretici ihtiyacı için Suriyeliler bir fırsat olabilir. Orta vadede sığınmacıların genç nüfusu Türkiye için çeşitli avantajlar oluşturabilir.

Türkiye’de 76 bin Suriyeli, 30 bine yakın Afgan, İranlı, Doğu Türkistanlı göçmen bulunmaktadır.

Suriyeliler için orta vadeli iskân politikası belirlenmelidir. Zira dünyanın hiçbir yerinde göçmenler tam olarak kendi ülkelerine geri dönmemişlerdir. Suriyeliler geçici koruma altında bulunmaktadırlar, göçmenler mülteci ve şartlı mülteci olarak iki grupta isimlendirilmektedir.

Suriyelilerin Kayseri’de olması ekonomik olarak avantaja dönüşebilir, Zira hem ucuz iş gücü hem de Türklerin çalışmadığı işlerde Suriyeliler çalışmakta ve vasıfsız işçi ihtiyacı bu şekilde karşılanmaktadır. Kayseri’deki Suriyelilerin 360 civarında basit işletmeleri bulunmaktadır. Bunlar daha çok günlük ihtiyacı karşılayacak lokanta, berber, telefoncu, manav, pastane gibi işletmelerdir.

Suriyelilerin eğitimi ile ilgili 2006 yılında geçici eğitim merkezleri kurulmuştur. 2019 yılı itibarı ile GEM’ler kapatılmış ve Suriyeli öğrenciler mahallelerindeki okullara adrese göre yerleştirilmiştir. Bu durum dil bilmeyen öğrencilerle Türk öğrenciler arasında yeni bir tartışmaya sebep olmuştur. Türk öğrencilere 1. Sınıf eğitimi almak isterken Suriyeli öğrencilere Türkçe öğretmek zorunda kalınmıştır. Özellikle dil öğrene kadar öğrencilerin farklı sınıflarda okutulması önerilmiştir.

Suriyelilerin Göç İdaresi tarafından kimliklendirilmesi ile üç farklı sağlık merkezinde sağlık hizmeti verilmektedir. Kimliği olan sığınmacılara sağlık hizmeti her tip sağlık merkezinde verilemeye devam etmektedir. Fakat özellikle Afgan mültecilerin kimlik alma süreci uzun sürdüğü için bu hizmeti almakta sıkıntı yaşadıkları ifade edilmektedir.

İranlı göçmenlerle ilgili özellikle Birleşmiş Milletler’in pozitif ayrımcılık yaptığı ve Kayseri İranlı sığınmacılar için bir geçiş noktası olmaktadır. İranlılar Kayseri’de sürekli yaşamakta bir müddet kaldıktan sonra Avrupa ülkelerine ya da Amerika kıtasına geçmektedir.

Sivil Toplum Kuruluşları mültecilerle ilgili farklı kalemlerde yardım çalışmaları yürütmektedir. Özellikle İHH bu çalışmaların merkezinde bir STK’dir. Göç İdaresiyle STK’lar arasında sağlıklı bir iletişim mekanizmasının oluşturulması ve işlemlerin hızlandırılması için personel takviyesi yapılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır.

Üniversiteler Suriyeli öğrencilerin tespit edilmesinde çok etkin olamamakta, bu çalışmaların Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, İl Göç İdareleri STK’lar tarafından yapıldığı ifade edilmiştir.