Son zamanlarda ülkemizde garip şeyler oluyor. Makam mansıp sahiplerinin garip tavırları, makamlarıyla uyuşmayan hareketleri, temsil ettikleri makamın ciddiyetine uymayan BasİTLİKleri, buram buram kibir kokan hâlleri insana küçük dilini yutturuyor!..

Devlet adamlığı bir ciddiyeti gerektirir!.. Makamları, koltukları işgal eden insanlardan hizmet etmesini, hizmet üretmesini bekliyoruz doğal olarak. Ancak bakıyoruz ki önemli bir kısmı millete hizmet için değil de millete hükmetmek ve bir yerleri hüpletmek için o koltuklara talip olmuşlar ve belli makamlara gelmişler!..

Millete ve ülkeye hadim olup hizmet üretmek yerine millete ve ülkeye hâkim olup hükmetmek isteyenler, hem işgal ettikleri makamlarının ve koltuklarının hakkını vermiyorlar hem de insanlara zulmediyorlar.

Öğretmenler Günü’nde öğretmeni azarlayanı da gördük, ayağa kalkmadığı için emrinde çalışana tuvalet önünde bekleme cezası vereni de gördük, Mustafa Kemal’i yeterince kutsamadığı için memuruna soruşturma açtıran amiri de gördük.

Mecliste sarıklı cübbeli, arif, âlim şehit babasını görünce çıldıran, İslam’a ve Müslüman’a saldıran Batı ve batıl hayranı gafili, zalimi de gördük.

Bunların hepsini gördük. Çoğunda makam, mevki, ego yüksekti ama insaniyet, vicdan, merhamet alçakların alçağında idi. Cüzdanları şişkin, kendiler pişkin, nefretleri ise keskin idi.

Ancak biri çıktı, tüm bildiklerimizin pabucunu dama attı.

Ego onda, kibir onda, yalan onda, iftira onda, hakaret onda, samimiyetsizlik onda, sadakatsizlik onda… Olumsuzluk adına yok yok kısacası!..

En iyi yaptığı şey tribünlere oynamak; yapmadığı şeyleri yapmış göstermekte, yaptığı şeyleri yapmamış göstermekte kimse eline su dökemez!..

Tevazu maskesi altında öyle bir kibir var ki tüm dünyayı tartar, mütevazılık örtüsü altında öyle bir benlik var ki tüm insanlığı bir kalemde harcar!..

İşte bu egonun, kibrin son tezahürü geçenlerde ortaya çıktı. 500 zabıtayı dizdi karşısına ve egosunu tatmin etti, ekmek peşinde koşan emrindeki garibanları ezikleyip egosunu şişirdi!..

Bir dakikalık selam, bir tek kelam, bir slalom uğruna beş yüz kişiyi ip gibi karşısına dizip nefsini okşattı!..

Devletin imkânlarını, makamından aldığı gücü; nefsi, kibri, şahsı için kullanan bu tarz insanların millete hadim olup hizmet etmesini bekleyenler ya saftır ya da…

“Makamlar insanlara değil, insanlar makamlara şeref kazandırır.” sözünün tam tersi olarak makamıyla şeref kazandığını, değerinin arttığını düşünenler ne kadar zavallıdır!..

“Bir insanı tanımak istiyorsanız, onu büyük bir mevkiye geçiriniz.” demişler ya, bu kişi için de gelmiş olduğu makam, ondaki büyük egoyu, devasa kibri görmemizi sağladı.

“Bir insan işgal ettiği mevki ile değil, göz diktiği mevki ile ölçülmelidir.” demiş ya Tolstoy, şimdi işgal ettiği bu makamla dünyaları ben yarattım edasıyla gezen bu kişinin, Allah korusun, göz diktiği makama, Cumhurbaşkanlığına geçtiğini düşünebiliyor usunuz? Ben düşündüm de ürktüm!..

82 milyonu her gün meydanlara dizer ve hepimizi selama durdurur!..

Ziya Paşa yıllar önce ne güzel söylemiş:

 “Ne günlere kaldık ey Gâzi Hünkâr/Katır mühürdâr oldu, eşek defterdâr!”