Bugüne kadar kadın, erkek, aile, gelecek nesiller vb. konularda bu milleti, bu devleti karşılıksız seven bir vatandaş olarak çok yazı yazdım. Pek çok ortamda bu konularla ilgili hasbihâl eyledik, gittikçe itibar kaybeden, dağılan aile mefhumu üzerine dertlendik, kaygılandık. Ancak bir süre sonra bıkkınlık geliyor, havanda su dövdüğünü görünce insanın azmi ve şevki kırılıyor.

Güvendiğiniz, peşinden gittiğiniz, hassasiyetlerine güvendiğiniz her zaman desteklediğiniz insanlar, kadın ve aile konusunda, ifsat olan yeni nesiller konusunda, yıllardır çalan tehlike çanlarına rağmen hâlâ seküler dünya görüşüne sahip ideolojilerle, sadece dünya için yaşayan insanlarla, nefsi için dünyayı satan sapık fraksiyonlarla aynı noktada buluşup benzer görüşleri savunabiliyorsa rüzgâra karşı tükürmeye, akarsuya karşı kürek çekmeye gerek kalmamıştır.

Özellikle de İstanbul Sözleşmesi konusunda bugüne kadar yaptığım tüm eleştirileri geri çekiyorum.

Aile Bakanlığı ile ilgili tüm eleştirilerimden çark ediyorum.

Kadın ve aile konusunda modernizmin aleyhine olan, millî ve manevi değerleri savunan tüm fikirlerimi terk ediyorum.

*İstanbul Sözleşmesi, sapık ideolojilerin beslendiği bir damar değildir.

*İstanbul Sözleşmesi; nesilleri ifsat etmez, ihya eder.

*İstanbul Sözleşmesi; öldürmez, yaşatır.

İstanbul Sözleşmesi, aileyi dağıtıp yıkmaz, aile kurmayı teşvik eder.

*İstanbul Sözleşmesi, daha çok aile kurmayı, daha çok çocuk sahibi olup millî ve manevi değerlere bağlı kişiler yetiştirmeyi yegâne amaç edinmiştir.

*İstanbul Sözleşmesi; insanları sadece kadın ve erkek diye sınırlandırmayıp Allah’ın yarattığı cinslere ek olarak farklı cinsler ve cinsel yönelimler ihdas edecek kadar ileri görüşlü, anlayışlı, hoşgörülü bir dünyanın tapusudur.

Eğer ki böyle olmasaydı Hiçbir konuda hükûmeti desteklemeyen muhalefetin, ülke ve millet lehine olan her konuda ihanet derecesinde saldıran şer cephesinin İstanbul Sözleşmes’inde hükûmeti kayıtsız şartsız desteklemesi mümkün olur muydu?

Ak Parti’den CHP’ye, MHP’den HDP’ye, Mor Çatı’dan KADEM’e, LGBT’den İBB’ye hepsi İstanbul Sözleşmesi konusunda yek vücut, tek ses olmuşsa İstanbul Sözleşmesi’ni eleştiren bizler haksızlık yapmışızdır.

Ak Parti’de üç beş kişi İstanbul Sözleşmesi için kaldırılması gerektiğini söylüyor, başta Aile Bakanı ve Meclis Başkanı olmak üzere geri kalan hepsi İstanbul Sözleşmesi’ni savunup tüm zıt kutupları, İstanbul Sözleşmesi konusunda bir araya getirip birlik ve beraberlik mesajı veriyorlarsa eleştiren herkes hata yapmıştır.

Hatta bundan sonra İstanbul Sözleşmesini eleştirenlere potansiyel şiddet yanlısı, potansiyel cani, kadın düşmanı ve potansiyel kadın katili gözüyle bakılmalıdır. 

Ülkeye bu kadar hizmet etmiş, âdeta ülkeye ve millete çağ atlatmış kadroların yanlışta bu kadar ısrar edeceğini düşünmek ihanet değilse de gaflet ve dalalettir.

İstanbul Sözleşmesi; ailenin, yeni nesillerin, insanlığın kurtuluşudur; aksini iddia eden haindir!..