İnsanoğlu kuş misali derdi eskiler.

Evet tam da öyle.

Geçen hafta yazımı Mardin’de yazmıştım. Bu yazıyı ise İstanbul’da yazıyorum.

Yarın veya daha sonra ne olacağımız ise meçhul…

Tıpta çok kullanılan “Huzursuz bacak sendromu, huzursuz bağırsak sendromu”nda olduğu gibi  sendrom tabirini dünya için de kullanmak mümkün.

Tam olarak neden kaynaklandığı belli olmayan bir sendrom yaşıyor pek çok kişi:

“Huzursuz dünya sendromu!”

Böyle bir sendromun tıp literatüründe var olup olmadığını mı bilemem ama “Vecedtü /evreka!” (ben buldum) yani

Üzerine basa basa İfade etmeliyim ki böyle bir durum var ve giderek daha çok insan buna (hastalık da diyebilirsiniz) yakalanıyor.

Bu sendromu yaşayanların bir kısmı din alanında çok büyük bir buhran yaşıyor.

İnançsızlık veya inancından şüphe etme, gençlerden daha ziyade büyükler arasında hızla yayılıyor.

Beyefendiler hanımefendiler şu gençlerle uğraşmaktan, onları suçlamak tan vazgeçin artık.

Asıl suçlu, asıl sorunlu olanlar büyükler.

Gençlere “inançlarını kaybettiler, deist oldular, tembel, sorumsuz, şükürsüz, kanaatsiz, doyumsuz, apolitik” gibi her türlü yakıştırmayı layık görenler önce bir kendilerini sorgulasın.

Bu hususta tevazu göstermeyeceğim. Allah’a çok şükür onlar gibi değilim.

Ve olmayacağım da biiznillah…

Yaşamayan, çekmeyen elbette bilemez ve anlayamaz elbette. Rabbim kimseyi bu hastalığın türevlerine düçar etmesin.

Tuzu kurulara ve bu dünyanın adamlarına bir şey demiyorum. Onların pek çok hususta zaten dertleri yok. Sadece başkalarına musallat olup onlara dert olup onları dertlendiriyorlar.

Artık söyleyenlerin kendisinin bile inanmadığı buram buram hamaset kokan basmakalıp “ibretlik/özlü” sözlerden de gına geldi. Bıktım bunları duymaktan.

Hatalı, edebi olmayan ama samimi cümleleri projektörle arıyorum

Kösele suratlı, granit kalpli, hokkabaz libaslı ne idüğü belirsiz güruh, zerzevat midemi habire kaldırıyor. Kusmamak için bin bir çaba harcamak tan bitap düştüm.

Yeter artık gına geldi onlardan

Bazıları bu üslubuma şaşırabilir şaşırabilir ama neyleyeyim ifade etmekten başka yol bırakmadılar

Evet ben de farklı alanlarda yeni kararlar arifesindeyim.

Birkaç soru ile bitireyim.

İnandık, iman ettik diyoruz ya; neden üstün değiliz ve hep yerlerde sürünüyoruz?

Allah yüce kitabında “Ancak inananlar kardeştir” diyor. Neden “kardeşimiz” dediklerimizi yerin dibine sokmanın gayretindeyiz?

Müslümanım diyenlerin büyük bir kısmı neden yasak ve haram olanı işlemekle anılıyor?

“Hiçbir Müslüman geride ve yalnız bırakılmayı hak etmez.” diyordum. Bunu güncelleyip “Hiçbir insan geride ve yalnız bırakılmayı hak etmez” diyorum.

Az yukarıda da ifade ettim ya gelecekte ne olacağı belli değil. Haftaya ve daha sonra bu konuya devam ederiz (belki).

Gönlünüzden güzellikler eksik olmasın: Hiçbir insanı geride ve yalnız başına bırakmayın. Huzursuz dünya sendromundan da uzak kalmaya çalışın.