Gazeteci-yazar Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda vahşice öldürülmesi davasına bakan mahkeme, beş kişiye idam ve üç kişiye de toplam 24 yıl hapis cezası verdi.

Mahkeme, suikast timinin elebaşı Suud el-Kahtani’ye hiçbir suçlama yöneltilmediğini açıklarken, Suudi Arabistan İstihbaratı Başkan Yardımcısı Ahmed Asiri ile cinayetin işlendiği dönemde Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu olan Muhammed el-Uteybi’yi suçsuz buldu.

Aklananların isimleri açıklanmasına rağmen idama veya hapis cezasına mahkûm edilenlerin kimlikleri hakkında herhangi bilgi verilmedi.

Dolayısıyla, idam cezası verilenlerin kimler olduğunu bilmiyoruz.

Şu an için hepsi Sarı Çizmeli Mehmet Ağa…

Söz konusu beş kişinin sadece kâğıt üzerinde değil gerçekte var olduğunu kabul etsek bile idam edilecekleri kesin değil.

Çünkü idam kararının nihai olmadığı açıklandı.

Yani uzun bir süre daha gözlerden uzakta lüks villalarda misafir edilecekler.

Tabii bu arada mahkemenin kararı değişebilir.

Kan parasına razı edilen Kaşıkçı ailesi idama mahkûm edilenleri affedebilir.

Merhum Cemal Kaşıkçı’nın büyük oğlu Salah’ın Twitter’da mahkemenin gerçek sorumluları akladığı karara övgüde bulunması ve bir diğer oğlu Abdullah’ın da kardeşinin o tweetini paylaşması önümüzdeki günlerde böyle bir şeyin olabileceğini gösteriyor.

Belki komplo teorisi gibi gelebilir ama bir ihtimal daha var:

İsimleri açıklanmayan beş kişinin idam edildikleri söylenir ve dosya kapatılır.

Gerekirse kendilerine başka kimlikler verilerek ömürlerinin geri kalanını sessiz sedasız geçirmeleri sağlanır.

Suudi Arabistan, Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolosluğu’na girdiğinin fakat bir daha çıkmadığının anlaşıldığı andan itibaren sahneye koyduğu tiyatroyu sürdürüyor.

O gün Kaşıkçı’nın binadan çıktığını açıklayanla bugün el-Kahtani’nin, Asiri’nin ve el-Uteybi’nin suçsuz olduğuna inanmamızı isteyen aynı kafa.

İnsan aklıyla ve zekâsıyla alay eden mahkeme, iki uçak dolusu adamın yanlarında cesedi parçalamak için kemik kesici alet getirerek işledikleri cinayetin planlı olmadığını söylüyor.

Kaşıkçı’nın cesedinin nerede olduğuna ve cesedin teslim edildiği iddia edilen yerli işbirlikçinin kimliğine dair hâlâ bir açıklama yok.

Önceki gün kamuoyuna duyurulan cezalar hiç kimseyi şaşırtmadı.

Çünkü evrensel hukuk kurallarıyla ilgisi bulunmayan gizli soruşturma ve yargılama sürecinin hedefinin gerçeklerin üzerini örtmek ve başta Veliaht Prens Muhammed bin Selman olmak üzere gerçek failleri adaletin elinden kaçırmak olduğu biliniyor.

Suudi Arabistan, uluslararası toplumu, medyayı ve kamuoyu ilgisini parayla ve İsrail lehine birtakım tavizlerle satın alabileceğinin farkında.

Genç Veliaht Prens, dünyanın dört bir yanından davet ettiği sanatçılara milyon dolarları saçıyor.

Lazio ve Juventus’un İtalya Süper Kupası’nı oynamak için Riyad’a gitmeleri “duygusal” sebeplerle olmasa gerek.

Suudi Arabistan medyası, duruşmalara Türkiye’nin temsilcisinin de katıldığını söyleyerek kapalı kapılar ardında oynanan kirli oyuna meşruiyet kazandırmaya çalışıyor.

Buna fırsat verilmemeli.

O kişi kimse, Türkiye’nin “yalancı şahit” gösterilmesine itiraz etsin ve çıkıp gerçekleri açıklasın.