İnsan önce kendine adil olmalı. Kendi olma sanatını, aslını muhafaza ederek icra etmeli. Yaşadığı yerin rengini de alarak, uyum kombinini  şikayetsiz bir şekilde resmetmeli. Yani adaleti paylaşma ustalığına nail olabilmeli.

Bu iç pencereden bakabilenler, mekân ve insan ilişkisindeki dengeyi yakaladıkları için, huzurlu ve istikrarlı yaşamı da keşfetmiş olurlar. Şairlere yazarlara ressamlara ilham vermiş İstanbul un temelinde, adalet vardır. Meşhur kıssayı bilmeyen yoktur. Fatih, fetihten önce esnafı ziyaret eder ve bir şeyler alır. İkinci isteğinde” efendim ben siftahımı yaptım. Komşum dükkânını yeni açtı diğer ihtiyaçlarınızı ondan alınız, der.” İkinci dükkânda aynı şey tekrarlayınca Fatih” Allah’ım, değil bu millet ile İstanbul’u dünyayı bile fethederim” der.

Mana dünyasının inceliğine hükmetmiş fatihlerin mirasını bizler adalet ile korumaya, muhafaza etmeye, İstanbul un her köşesini güzelleştirerek yarınlara teslim etmek mükellef değil miyiz?

Dünyanın en eski şehirlerin biri olan İstanbul, Roma, Bizans, Latin ve Osmanlı imparatorluğunda başkentlik yaptığı için, geniş bir kültür yelpazesine sahiptir. Bir kolu ile sanat kapısı, diğer kolu ile hatıralar barınağı olan İstanbul, tarihin her döneminde olduğu gibi bugünde tüm dünya bakışlarını üzerinde toplayan bir şehirdir.“Dünyaya bir kez bakmak zorundaysan, sadece İstanbul’a bak” diyen Lamartine, şehre olan hayranlığını dile getirmiştir.

Avrupalı İstanbul denilince, Sultanahmet camisini anlatır hayranlıkla. Ses tonu ve mimiklerindeki heyecan da dikkat çekicidir. İslam kültürünü camilerindeki nizam ile temsil eden bir milletin çocukları olarak, bu iç estetiği yaşantımıza aktardığımızda yarınlarımız daha güçlü olacaktır.

Medeniyetlere ev sahipliği yapan İstanbul, emek şehridir. Daracık sokakların arasında muazzam bir mimari eşlik eder size. Bir merdivenden inerken, ahşap binalara takılırken gözleriniz, başka merdivenden caddelerde bulursunuz kendinizi. Yosun, incir, vişne hanımeli, leylak ve yorgunluk kokar sokaklar. Sonra erguvan olur İstanbul hatıra beşiklerinde.  Boğaz her mevsimin rengini alır, vefakârdır. Kız kulesi, nazdır.  Çamlıca da bestelenir şiirler. Eminönü,  umuttur.  Üsküdar da, dostluk.

Avuçlarınıza yazmak istediğiniz bir şiir heyecanıdır İstanbul. Bu muazzam şehir coğrafi konumu,  tarih uzantısı, kültürel dokusu, sanatçılara ilham veren bakışları ile gelecek için,en küçük ihmale dahi sabrı yoktur!

İstanbul’un mücevher değerinde olduğunu anlamış olsaydık eğer ona beton elbiseler giydirmezdik.  İstanbul ”un nefesi yeşil ve mavidir. Bu iki rengi silikleştirdiğinizde şehir, önce alarm verir sonra avuçlarınızdan kayar gider. Çarpık yerleşmeye dur diyerek şehir adaleti sağlanmalı.  İstanbul un yeni yapılanmasının tarifi; tarihi dokusunun korunması bilinçsiz yerleşim alanlarının ayıklanması ve sağlıklı turizme açık hale getirilmesidir.

Bugünün penceresine Yahya Kemal’in dizelerini bırakıyorum: “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul – sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer” Selamlar.