Yaşadığımız tüketim çağında, ihtiyaçların kazançtan daha hızlı artması çalışanların ödeme güçlüğüne düşmesine sebep olmaktadır. Haliyle ödenemeyen faturalar, taksitler, kredi kartları ile karşı karşıya kalmaktayız. Alacaklıların alacaklarını tahsili yönünde hukuki süreç başlatması durumunda çalışanlar zor durumda kalmaktadır.

Başlatılan hukuki sürecin sonucunda, çalışanların emeklerinin karşılığı olarak aldığı ücretler kesintiye uğrayabilmektedir. Sosyal adalet ilkesi gereğince ödeme güçlüğü yaşayan çalışanın, çalışma hayatını sürdürerek kazandığı ücret ile borcunu ödemesi esas olandır.  Borçlular tarafından alacaklarının tahsili yönünden başlatılan süreçte çalışanların bir takım hakları vardır.

Alacaklı tarafından başlatılan icra takibi neticesinde öncelikle borçluya bir icra ödeme emri gönderilir. Gönderilen ödeme emri, mevzu bahis olan borcun süresi içerisinde ödemesi veya borçlu olmadığını iddiası varsa yine süresi içinde itiraz etmesi gerekliliğini içeren bilgiler içermektedir. Bu tebligatı alan kişi, ödeme gücü bulunması halinde borcunu ödemesi kendisinin menfaatine olacaktır. Tebliğden sonra süresinde ödenmeyen borca karşılık artık haciz aşamasında geçilecektir. Alacaklının talebi doğrultusunda taşınır-taşınmaz haczi yapılabilme olağanının yanı sıra bankadaki mevduatının, 3.kişilerdeki alacağının veya çalışanın maaş haczi gündeme gelmektedir.

Maaş haczi son günlerde yaygınlaşan bir yol halini almıştır. Kesinleşen icra takibinin akabinde borçlunun çalışan olması halinde İcra Dairesince işverene bir müzekkere yazılır. Müzekkere de takip konusu borç miktarının tamamlanıncaya kadar çalışanın maaşından kesinti yapılarak, belirtilen icra dairesinin hesap numarasına yatırılması istenir. Maaştan yapılacak kesinti, kanunda belirtilen sınırın üzerinde olamaz. Kural olarak; Çalışanların maaşlarının tamamı haczedilemez. Eğer, çalışan hakkında daha önce başlatılmış ve devam edilen maaş kesintisi varsa; icra dairesinin bu isteği sıraya koyulur. İcra dairesince yazılan müzekkereye karşı işverenin gereğini yapma ve durumu geri icra dairesine bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Çalışanların maaşlarının tamamı haczedilemez.

MAAŞTAN KESİNTİ MİKTARI

Maaş ve ücret haczi, 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre, İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve temlik olunamaz. Söz konusu kuralın istinası nafaka alacağıdır. Nafaka alacağının tahsili söz konusu olduğunda, dörtte birlik sınırı kaldırmıştır. Bu sebepledir ki; işçinin ödemekle mükellef olduğu aylık nafaka borcunun tamamı, dörtte bir sınırına takılmaksızın ücret üzerinden işverence kesilip icra dairesine yatırılacaktır.

Çalışanın maaş dışında ki diğer yan hakları da kanun koyucu tarafından gelir(ücret)kabul edilmiştir. Ücret olarak belirtilen unsurun içerisinde prim, ikramiye ve toplu sözleşme farklarının da bulunduğu kabul edilmektedir. Bu doğrultuda, yukarıda belirtilmiş olan maaş ve ücretlerin haczi konusundaki kurallar prim ve ikramiyeler için de geçerlidir. Çalışanların yasada belirtilen hususlara aykırı yapılan kesintilere karşı her zaman itiraz etme hakkı vardır.

KIDEM VE İHBAR TAZMİNATININ TAMAMI HACZEDİLEBİLİR

Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi ödemeler, ücret niteliğinde olduğu kabul edilmemektedir. Bu nedenle borçlununihbar, kıdem tazminatı gibi alacakları bakımından ücret miktarının dörtte birinin haczedilebileceği kuralı uygulanmayarak, ihbar ve kıdem tazminatının tamamı haczedilebilecektir.

Son Söz: Küreselleşen dünya düzeninde ödeme gücümüz oranında harcama yapmak toplumsal bir olaydır. Günümüzde kazanımlageçindikten arta kalan gelirle borç ödemek güç görünürken, alacağını alamayan insanları da düşünmekte yarar vardır. Ancak bir olduğumuz sürece var olabiliriz.

Haftaya nasip olursa ‘Emeklilikte haciz’