Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in İsrail’le ilişkilerini normalleştirmek için imzaladıkları anlaşmanın Beyaz Saray’da düzenlenen imza törenine BAE’yi fiilen yöneten Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed ile Bahreyn Kralı Hamed bin İsa el-Halife katılmadı.

İki ülkeyi temsilen dışişleri bakanları Abdullah bin Zayed ve Abdullatif bin Râşid ez-Zeyani masadaydı.

İmza törenine ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu katılırken BAE ve Bahreyn neden daha düşük seviyede temsil edilmeyi tercih etti?

Muhammed bin Zayed ve Hamed bin İsa el-Halife, Trump’ın “Bugün, tarihin akışını değiştirmek için buradayız. Yıllar süren bölünme ve çatışmadan sonra yeni Ortadoğu’nun şafağındayız” dediği ana tanık olmak için Washington’a niye gitmedi?

BAE ve Bahreyn’in İsrail’le normalleşme adımlarına Arap sokağında büyük tepki var.

Her iki ülke halklarının kahir ekseriyeti de Filistin davasını sırtından bıçaklayan böyle bir adımı onaylamıyor.

Abu Dhabi Veliaht Prensi ve Bahreyn Kralı, yaptıkları işin gerçekte “ihanet” olduğunu bildikleri için tarihe “utanç belgesi” olarak geçecek o fotoğraf karesine girmek istememiş olabilirler.

Az da olsa böyle bir ihtimal söz konusu.

Belki de kameralar önünde Trump’ın aşağılayıcı tavırlarına maruz kalmaktan ve bunun kendi halkları nezdindeki heybetlerine zarar vermesinden korktular.

Ne yapacağı belli olmayan ABD Başkanı geçenlerde Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic’i sanki öğrencisiymiş gibi karşısında bir sandalyeye oturtmuştu.

Muhammed bin Zayed’in Washington’a bizzat kendisi gitmeyip kardeşini göndermesinin bir sebebi de kameralar karşısında konuşmayı sevmemesi.

BAE’nin son yıllarda boyundan büyük işlere kalkışmasında ve bölgenin kan gölüne dönmesinde büyük rolü olan ismin gerçekte korkak, çapsız ve silik bir karakter olduğunun ortaya çıkmasından duyduğu endişe bilimsel olarak incelenmeyi hak ediyor.

Konunun uzmanı bir profesör Abu Dhabi Veliaht Prensi’nin karakterini tahlil etse ve aldığı kararlara yansımasının analizini yapsa çok iyi olur.

Anladığım kadarıyla Muhammed bin Zayed kameralar karşısına çıkarsa gazetecilerden beklenmedik sorular gelmesinden ve yanlış cevaplar vermekten çok korkuyor.

Barıştan ve hoşgörüden söz ederken ya birileri çıkar da BAE’deki insan hakları ihlallerini ve zindanlarda tutulan düşünce suçlularını, BAE’li subayların Yemen’deki gizli işkencehanelerini ve Libya’da karıştıkları savaş suçlarını sorarsa ne diyecek?

İsrail’le ilişkilerini normalleştiren ülkelerin Tel Aviv’le zaten herhangi bir sorunları yoktu.

Yani aralarındaki savaşa son verip barış anlaşması imzalamış değiller.

Bilakis İsrail’le perde gerisinde yıllardır sıkı ilişkileri vardı.

Beyaz Saray’da imzalanan anlaşmayla o ilişkileri gizleyen örtü kaldırıldı.

ABD Başkanı Donald Trump seçim kampanyasında kullanabilmek için daha başka Arap ülkelerinin de BAE’nin ve Bahreyn’in peşinden giderek İsrail’le normalleşme anlaşması imzalamasını istiyor.

Önümüzdeki günlerde Riyad, Abu Dhabi ve Manama ilişkilerini kestikleri Doha’yla barışırlarsa ve ardından da Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi altı ülke ortak bir kararla İsrail’le normalleşme anlaşması imzalarsa sürpriz olmaz.