Son dönemlerde Yunanistan, arkasına aldığı sağlam rüzgarlar sayesinde Türkiye’ye karşı alenen meydan okumakta ve hatta tehditler savurmaktadır. Yunan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin “yasadışı” olduğunu vurgulayarak “24-25 Eylül’deki AB zirvesine kadar geri adım” atması için süre bile vermiş bulunmaktadır. Yani bu tarihe kadar, Türkiye, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinden geri adım atmazsa güya başına gelmeyen kalmayacaktır. Bu apaçık Türkiye’ye meydan okuma ve tehditten başka bir şey değildir.

Yunanistan gibi ekonomisi neredeyse dibe vurmuş, yalnız başına adım atacak hali olmayan ülkelerin bu meydan okumaları ciddiye alınmaz. Fakat beraber hareket ettiği ülkelere bakınca, bunu biraz düşünmek gerekecektir. Açıktan destek veren ülkeler Rusya, Amerika, Fransa, Almanya ülkeleri, Mısır, Suudi Arabistan, İsrail, Bahreyn, BAE Kıbrıs Rum kesimi ve AB gibi dikkate değer bir yekûn. Dünyanın kayda değer ülkeleri…

Türkiye’nin ekonomisi ve teknolojisiyle ayağa kalkarak Doğu Akdeniz’de faaliyet göstermesinden ve haklarına sahip çıkmasından rahatsız olan sömürgeci devletler ve uzantıları Yunanistan’ı öne katarak bu gidişatı engellemeye çalışmaktadırlar. Bu durum, bir asır önce yine aynı şekilde Yunanistan’ı öne sürerek Anadolu’yu işgale yeltenme cüretkârlığını hatırlatmaktadır. O dönemde de sırtını dönemin büyük devletlerine dayayan Yunanistan, Anadolu’da yediği sillelerin sersemliğinden, arkasına bakamadan çekip gitmiş; soluğu Ege denizinin mavi sularında almak zorunda kalmıştır.

Yani dün de bugün de Yunanistan sadece sömürgeci devletlerin muhtelif zamanlarda kullandığı oyuncak durumundadır.

Her netameli ortamda Yunanlılar, Türk milletinden bir şeyler koparmanın hayaliyle yaşamaktadır. 1828-29 Osmanlı-Rus savaşından istifade ile küçük bir alanda da olsa bağımsızlığını kazanmıştır. Balkan savaşlarından istifade ile Edirne’den Selanik’e kadar olan geniş bir alanı ve devasa Girit adasını ele geçirmiştir. Yani topraklarını kat be kat genişletmiştir. Aynı şekilde yine Türkiye’nin burnunun dibindeki Ege adalarını almış bulunmaktadır.

Doğu Akdeniz, Ege adaları ve kıta sahanlığı tartışmaları arasında Yunanistan’ın asıl hedefi bir oldubitti ile Kuzey Kıbrıs’taki Türkleri göçe zorlamak veya katl ile yok ederek Kıbrıs’ı ele geçirmektedir. Yunanlıların hayalini süsleyen Megalo İdea içinde yer alan Kıbrıs’a hâkim olmak, Yunanistan’ın vazgeçilmez rüyasıdır.

Kıbrıs’a hâkim olmak Yunanlıların rüyasıdır fakat Türkiye için de kırmızı çizgidir. Doğu Akdeniz’in her geçen gün daha da önem kazandığı bir dünyada, Kıbrıs’ın Yunanistan’ın bir parçası olması demek, Anadolu’nun güvenliğinin ortadan kalkması anlamındadır.

Mevcut konjonktür Yunanistan’ın lehinedir. Ortadoğu ve Doğu Akdeniz üzerinde hesap içinde olan tüm şer güçler, Türkiye’nin karşısında Yunanistan’ın yanında yer almıştır. Fakat şer eksen etrafında kümelenenler, bir asır önce küllerinden dirilerek ayağa kalkmayı başaran Türkiye’nin şimdiki hali ile neler yapabileceğini de iyi hesap etmektedirler.

Türkiye’yi bu topraklardan kaldırmak mümkün olmadığına göre, ne Yunanistan ile kavga biter ne de sömürgecilerin planları eksilir. Diğer bir deyişle Yunanlılarda Megalo İdea hayali devam ettikçe, bu hayallere projeksiyon tutanlar çok olur.

Türkiye, Ege’de de Doğu Akdeniz’de de gerçeklerin yanındadır, hayal peşinde değildir.400 yıla yakın Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Yunanlılar, “Türklerin dostlarına karşı merhametinin sonsuzluğunu, düşmanlarına karşı da öfkesinin şiddetini” en iyi bilenlerdendir.