Gelecek anlamında gündemde kalmak isteyen bir takım makam sevdalılarının, kendini bilmez açıklamalarına şahit olduğumuz bir haftayı daha geride bıraktık.

Ülkemizde şerefiyle başbakanlık yapmış devlet büyükleri üzerinden ‘erken seçime gideceğim deseydi darbe olmazdı’ ifadesini kullanarak demokrasilerde askeri tehdidi iması…

Zamanında milletvekili olarak seçilmiş lakin görevinin ifasında milletin değil de belirli bir zümrenin vekili olma gayreti içerisinde olmaya çalışmış bir şahsın ‘Yargılandığım zaman türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getireceği konusunda kuşkum var’ ifadeleri…

Diğer taraftan bu ülkede halkın bağımsız iradesiyle seçilmiş, ‘Cumhurbaşkanının gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım’ ifadelerini kullanan tarafını milletten yana kullanmayı tercih etmeyen sözde gazeteci…

Her üç açıklamanın da aynı zaman aralığında yapılması bir hayli ilgi çekici. Esas olarak bu haftaki yazının da konusu olan bu açıklamaların hukuk dünyasındaki karşılığı nedir?

HÂKİMİYET MİLLETİNDİR

Anayasamızda da hüküm olarak yer alan “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesi TBMM’nin de temel dayanağıdır. Millet iradesinin ve halkın gücünün üzerinde bir güç yoktur. Bu milletin iradesinin üzerinde otorite kurmaya çalışanların karşısına, 15 Temmuz’da milletimiz nasıl çıktıysa; bugün de yarın da aynı kararlılığı Türk Milleti yeniden gösterecektir.

Halkı galeyana getirme, kin ve düşmanlığa sevk etme; yasa koyucu tarafından suç olarak düzenlenerek, ceza yaptırımı öngörülmüştür.

Halkın; sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Halkın bir kesimini; sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Pozitif hukuk normlarında; halkı galeyana getirme, kin ve düşmanlığa sevk etmenin yaptırımı düzenlenmiştir. Ancak söz konusu eylemin halk nezdinde karşılığı ‘yok oluştur’. Necip Türk milleti yeri geldiğinde paşam diyerek ön iliklemesini bildiği gibi, yeri geldiğinde çıplak ayakla sokaklara çıkmasını iyi bilir.

Bugün Türkiye’de darbe çığırtkanlığı yapan batı âşıkları, ABD’de Kongre binası işgaline bakarlarsa Batı demokrasi anlayışının tezahürünü anlayabileceklerdir. Esasen bu olay Batının siyasal sisteminde halk iradesinin etkili olmadığının, halkın özne değil araç olarak kullanıldığının kanıtıdır. Türkiye’de siyasal iradesinde tek bir belirleyici güç vardır; o da kayıtsız ‘Halk İradesidir’

Son Söz: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meşakkatli yolculuğunda rotayı ve kaptanı belirleme iradesi her zaman aziz Türk milletine ait olmuştur. Bundan sonra da ait olmaya devam edecektir.