Deniz seviyesinden aşağı kurulduğu için ‘alçak ülke’ olarak adlandırılan Hollanda ismi ile müsemma davranışlar sergiliyor. Avrupa seçimlerle dolu bir yıl içerisine girmiş bir durumda ancak ‘alçak ülke’ seçimleri hiç bu kadar ön plana çıkmamıştı. Bugün yapılacak seçimlerde Netherland ‘alçak ülke’ adayları 150 sandalyeli meclisin çoğunluğunu almak için yarış halinde.

Yurt dışında yaklaşık 6 milyon Türk vatandaşı bulunuyor. Yurtdışı Türk seçmenlerin çok önemli bir kısmı ise Avrupa’da yaşıyor. Ayrıca, yurt dışı seçmenlerin seçime katılım oranında da istikrarlı bir artış var. 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde katılım oranı yalnızca yüzde 8,3 olurken, bu oran Haziran 2015 genel seçimlerinde yüzde 36 ve Kasım 2015’te de yüzde 43,7’ye yükseldi.

Türkiye’de yapılan yasa değişikliğiyle 2014 yılı itibariyle yurt dışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bulundukları ülkede oy kullanma imkânı tanındı. Daha önceki yıllarda yurt dışında yaşayanların Türkiye’ye gelmesi ve yalnızca belirlenen gümrük kapılarında kurulan sandıklarda oy kullanması mümkündü.Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ilk kez Ağustos 2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadıkları ülkede oy kullandı.

Yurt dışında sandık kurulmaya başlanmasıyla birlikte özellikle Avrupa da siyasetçiler için önemli bir seçim kampanyası merkezine dönüştü.

Bundan önce yurt dışında oy kullanılabilen üç seçimde de partiler, Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi çok sayıda seçmenin bulunduğu yerlerde miting düzenlemişti. Ancak, bu kez bakanların yurt dışında yapmayı planladığı etkinlikler üst üste iptal edilmeye başlandı. İlk olarak Almanya’da dört kent, Bakan Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Zeybekci gibi AK Parti’nin önde gelen isimlerinin katılacağı etkinlikleri iptal etti. Belediyeler iptal için güvenlik gerekçelerini öne sürerken, federal hükümet de bunun yerel yönetimlerin kararı olduğunu söylüyor.

Netherland ‘alçak ülke’ ise bir taşla iki kuş vurma peşinde. Bu amaçla Bakan Çavuşoğlu’nun uçağına giriş izni vermedi peşi sıra Aile Bakanı Kaya ‘persona non grata’ (istenmeyen kişi) ilan edilerek hem Türkiye referandumunu etkilemek hem de kendi seçimlerinde aşırı sağ oylar için uluslararası kriz çıkarmaktan çekinmediğini gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem Almanya hem Hollanda için “Nazi” benzetmesini gündeme getirdi. Alman Başbakan Merkel, Nazi benzetmesini “kabul edilemez” olarak nitelese de alınan kararları ve ‘alçak ülke’ ye olan desteğini de gizlemiyor. AB’nin başkenti Brüksel olabilir anlaşılan o ki ‘beyin’ Almanya.

Avrupa ülkelerinin büyük kısmının Türkiye’nin güçlenmesini istemediği ve bunun önünü kesmek için de referandumda ‘hayır’ çıkmasını istediğinin dünya farkında. Müslüman göçü durdurmak, camileri kapatmak ve Hitler’in Kavgam kitabı ile karşılaştırarak Kur’an-ı Kerim’i yasaklamak isteyen Geert Wilders İngiltere’nin Brexit kararı ile adeta şok dalgalarıyla sallanan Brüksel’i çok endişelendiriyor. Wilders’ın olası bir başarısının Brexit ve Trump ile oluşan duruma adapte olmaya çalışan Avrupa Birliği’nin seçimlere gidecek iki dinamosu Fransa ve Almanya’da da aşırı sağa büyük umut sağlayarak sallanmakta olan birliğin dağılmasını başlatacak olması kuvvetle ihtimal.

Türkiye’de yapılacak referandum öncesi iki ülke arasında yaşanan diplomatik krizin 15 Mart Hollanda seçimleri ve 16 Nisan’da Türkiye’de yapılacak referanduma nasıl bir etkisi olacağını hep birlikte göreceğiz…

Wilders’ın olası bir başarısının Brexit ve Trump ile oluşan duruma adapte olmaya çalışan Avrupa Birliği’nin seçimlere gidecek iki dinamosu Fransa ve Almanya’da da aşırı sağa büyük umut sağlayarak sallanmakta olan birliğin dağılmasını başlatacak olması kuvvetle ihtimal.