Bilgisayarın başına geçince çok şey yazmak istedim. Irak’ta Haşid Şabi’nin KYB bürosuna saldırması ve büroyu ateşe vermesi, Ermenistan’ın saldırıları, Körfez ülkelerinde, özellikle Suudi’de Türk mallarına boykot hikayeleri derken konu seçmekte zorlandım.

Telefona gelen mesajları okurken, çok sevdiğim halam oğlunun Covid-19 nedeniyle yoğun bakıma alınacağı mesajı düşünce birden insanın acziyetini düşündüm. Yazmak istediğim hiçbir şeyin insan hayatından daha önemli olmadığını, aslında insanların birbirlerine ne kadar kötülükler edebildiklerini ama dünyanın boş bir çabadan başka bir şey olmadığını geçirdim içimden. Yazmak soylu bir eylem, lakin yazarken insanların yüreğine dokunmak ondan daha soylu bir eylem.

Dünya zor zamanlar geçiriyor. İnsanların sevdikleri hastalanıyor, bazen istenmeyen ayrılıklar oluyor. Sevenler ölüyor. Yaşanması gereken nice güzellik yarım yamalak kalıp insanlar erken vedalarla hesap gününe geçiyor. Ölüm haberleri, hastalık haberleri insanı/insanlığı sarsıyor.

Hastalık nedeniyle ekonomi allak bullak, denetimlerde bulunanlar hızlarını alamayıp milleti aşağılamayı kendilerine vazife biliyorlar. Kendilerine verilen makamların berber koltuğu misali olduğunu unutup ense tıraşından sonra yiyecekleri şaplakla beraber koltuktan kalkacaklarını akıllarına bile getirmiyorlar. Dünya zorlukla imtihan olurken kendi dünyalarının kendi eksenleri etrafında döndüğünü düşünüyorlar. Hayatlarını anlamını altlarındakilerine, sağdakilerine, soldakilerine sataşmakta bulanlar; birgün kendilerini sokağın başında Ankara’nın geniş caddelerinde volta atarken bulunca ben yaptım demeye dahi utanır oluyorlar.

Birgün bir koltuk sahibine, Üstat şimdi muktedirsiniz lütfen astlarınızla iyi ilişkiler kurun demiştim. Oda cevaben: -Onlar astlarım benim ilişkim öyle olmalı, demişti. Kendisine emekli olunca size selam verecek birini dahi bulamazsınız demiştim. Gün geldi geçti, o koltuk sahibi emekli oldu. Yolda karşılaşınca bana bir cümle ettiki ser levha olmalıydı.

“Dün emrimde olanlar bugün selam vermemek için yollarını değiştiriyorlar. Ben bunu kendime elimle, yüreğimle, dilimle ettim.”

Velhasıl dünya gelip geçici, ne yapıp ettiğimize dikkat etmemiz lazım. Dünya bizim eksenimizde dönmüyor. Öyle olduğunu sandığımız gün imtihanı kaybetmiş oluruz.

Ülkece geçirdiğimiz bu süreçte Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Biran önce güzel günlere ulaşalım inşallah.

Selam ve dua ile efendim.