Türkiye, bir süredir yumuşak gücünün yanında sert gücünü de etkili bir şekilde kullanmaya ve bu politika değişikliğinin meyvelerini almaya başladı.

Uluslararası hukuktan çok güçlünün sözünün geçtiği ve sahada olmayanın masadan dışlandığı bir dünyada milli güvenliğini ve çıkarlarını korumak için başka çaresi de yoktu.

Sırasıyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtlarını başarıyla gerçekleştirdikten sonra Bahar Kalkanı adıyla yeni bir harekât başlattı.

Suriye rejimi güçleri, Soçi Mutabakatı’na uymayan Rusya’nın kışkırtması ve desteğiyle İdlib’i ele geçirmek üzere harekete geçmiş ve belirli bir ilerleme sağlamıştı.

Rejim güçleri, mutabakat gereği kurulan ve Türk askerlerinin görev yaptığı gözlem noktalarına da saldırdı.

İdlib’de oynanan oyunun amacı Türkiye’yi korkutup geri çekilmeye zorlamaktı.

Ankara üzerindeki baskıyı artırmak ve hükümetin “Bataklığa saplanırız ve içeride bedelini ağır öderiz” şeklinde düşünerek tereddüde düşmesini sağlamak için yerli işbirlikçiler harekete geçirildi.

Fakat Türkiye baskı ve şantaja boyun eğmedi.

Çok sayıda askerimizin hain bir saldırıyla şehit edilmesinin ardından ortaya koyduğu kararlılıkla rejim güçlerine ağır darbeler vurdu.

SİHA’larımızın gösterdiği üstün performans sonucu Rusya ağız değiştirdi.

Erdoğan’ın Moskova’da Putin’le yaptığı görüşme de sahada elde edilen başarının ürünü.

Türkiye’yle ilişkilerinin hızla kötüleşeceğini ve kayıplarının çok fazla olacağını fark eden Rusya durumu kurtarmak için geri adım atmak zorunda kaldı.

Beşşar el-Esed’e “Türkiye ile çok ortak yanımız var, kültürlerimiz arasında tarihi bağ var. Aramızdaki anlaşmazlıklar mantıklı değil” dedirten de yine Bahar Kalkanı Harekâtı’nın kısa sürede gerçekleştirdiği başarı.

Moskova’da saatler süren müzakerelerin ardından önceki gün İdlib’de ateşkes sağlandı.

Soçi Mutabakatı’nı ihlal eden Rusya’nın ve rejim güçlerinin ateşkes anlaşmasına ne kadar uyacaklarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Türkiye gözlem noktalarının gerisine çekilmesi için rejim güçlerine Şubat sonuna kadar süre vermişti.

O süre çoktan doldu.

Moskova’daki müzakerelerin ardından açıklanan ateşkes anlaşmasında rejim güçlerinin İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi dışına çıkacağına ve gözlem noktalarının akıbetine dair herhangi bir işaret yok.

Gözlem noktalarının kaldırılmayacağını ve rejim güçlerinin o noktaların gerisine çekilmesi gerektiğini belirten Türkiye’nin tavrı değişmedi.

Mevcut harekâtın sona erdiği de açıklanmadığına göre henüz hiçbir şey bitmiş değil.

Anlaşmadaki gri alanların netleşip netleşmeyeceği ve nasıl şekilleneceği bir hafta – on gün içinde belli olur.

Erdoğan – Putin görüşmesinden çıkan sonuç, Şam’ın iplerinin tamamen Moskova’nın elinde olduğunu bir kez daha gösterdi.

Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığı da devam edecek.

Rejim güçlerinin olası saldırılarına şiddetli bir şekilde karşılık verilecek.

Bahar Kalkanı Harekâtı, Rusya’nın İdlib’i tamamen rejim güçlerinin kontrolüne verme planını bozdu.

Bununla birlikte Moskova’dan çıkan sonucun Türkiye açısından çok tatmin edici olduğu söylenemez.

Taraflar arasındaki görüş ayrılığı varlığını koruyor.

Ankara bundan sonra Cenevre süreciyle rejimin tasfiyesi üzerine daha çok yoğunlaşabilir.