Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son Moskova ziyareti sırasında Türkiye ve Rusya arasında sağlanan mutabakat uyarınca M4 karayolunda ilk ortak devriye faaliyeti Pazar günü gerçekleştirildi.

Bu arada bölge sakinlerinden bir grubun Rus askerlerine tepki gösterdiği ve karayolunu trafiğe kapattığı haberi geldi.

Suriyelilerin Rus ordusunu ülkelerinde istememeleri ve Putin’in askerlerini protesto etmeleri en doğal hakları. Çünkü Moskova, rejim güçlerinin en büyük destekçisi ve katliamlarının

bir numaralı ortağı.

Birçok bölgenin yakılıp yıkılmasından, sakinlerinin evlerini terk etmeye ve göçe zorlanmasından Rusya sorumlu. Fakat olayın bir başka boyutu da var.

Türkiye’nin İdlib’e askeri güç yığarak ve şehit vererek sağladığı ateşkesin bozulması ihtimali söz konusu. Hem Ankara ve hem de rejim karşıtları için arzu edilen nihai netice olmasa da Moskova’da sağlanan ve rejim güçlerinin saldırılarını durduran mutabakat mevcut koşullarda en iyi seçenek.

Türkiye ağırlığını koyarak ve risk alarak rejim güçlerini durdurmasaydı İdlib’in akibeti de büyük ihtimalle Halep’inki gibi olacaktı.

Bölge sakinlerinin himayesi için yürütülen süreç ne idüğü belirsiz kişilerce yönlendirilen marjinal gruplara bırakılamaz.

Suriyeliler, süreci devlet aklı ve tecrübesiyle yöneten Türkiye’ye güvenmeli ve adımlarını desteklemeliler.

Türkiye ve Rusya’nın İdlib’de sağladığı mutabakattan rahatsız olan ve iki ülkenin çatışmasını isteyen ülkeler var.

Bölgede faaliyet gösteren bazı grupların ve finansörlerinin de yine ateşkesten memnun olmadıkları biliniyor.

Önümüzdeki süreçte halkın Rus askerlerine tepkisiyle söz konusu grupların provokasyonlarının ayrışması bölge sakinlerinin yararına olacaktır.

Rusya’ya ve rejim güçlerine karşı koyacak imkânları olmadığı halde Türkiye’nin girişimlerini baltalamaya, ateşkesi bozmaya ve Putin’in eline koz vermeye çalışanlara herkesten önce Suriyeliler tepki göstermeli.

Halkı canlı kalkan olarak kullanmaya kalkışanları dışlamalılar. Bölge sakinlerini Türkiye’ye karşı kışkırtmak isteyenler, Moskova’da sağlanan mutabakatla M4’ün altındaki bölgenin rejim güçlerine teslim edildiği propagandasını yapıyor.

Oysa Türkiye’nin İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi sınırlarında kurduğu gözlem noktaları olduğu gibi duruyor ve Ankara, söz konusu noktalardan çekilme gibi bir durumun söz konusu olmadığını kesin bir dille ifade ediyor.

Ayrıca Türkiye, rejim güçlerinin gözlem noktalarının gerisine çekilmesi gerektiği konusundaki ısrarını sürdürüyor.

Az önce de ifade ettiğim gibi bu oldukça hassas bir süreç.

Türkiye şu ana kadar hem askeri gücünü ve hem de diplomasiyi kullanarak süreci gayet başarılı bir şekilde

yürütüyor.

Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçen ay Brüksel’de yapılan NATO Savunma Bakanları Toplantısı’nda gazetecilerin sorularını cevaplarken,

“Radikaller dâhil ateşkese uymayanlara karşı zor kullanılacak” demişti.

Rusya Savunma Bakanlığı, Pazar günü yaşananlardan sonra yaptığı açıklamada, M4 karayolunda ortak devriye faaliyetlerinin güvenli bir şekilde yürütülmesini sağlaması için Türkiye’ye süre tanındığını söyledi.

İdlib’de olası provokasyonların önlenmesi için Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun bölgeyi tümüyle kontrolü altına alması şart.