Fransız yazar Jean-Dominique Merchet, L’Opinion gazetesinin internet sitesinde yayınlanan makalesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “oyun değiştirici lider” diyerek Türkiye’nin Libya’daki rolüne dikkat çekmiş.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin gücü ve aktif dış politikası, artık herkesin istese de istemese de itiraf etmek ve ona göre pozisyon almak zorunda olduğu bir gerçek.

Darbeci savaş baronu Halife Hafter komutasındaki milislerin ve paralı askerlerin Trablus’u işgal etmesine Türkiye’nin engel olduğunu ve Ankara’nın tavrı göz ardı edilerek bölgede oyun kurulamayacağını bilmeyen yok.

Hafter’in müttefiki ve en büyük destekçisi Tobruk Parlamentosu Başkanı Akile Salih de bu gerçeği görmüş olmalı ki, Türkiye’ye zeytin dalı uzatmaya başladı.

Geçenlerde Ankara’ya temsilcisi Abdulbasıt el-Bedri’yi göndererek, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi’nin başına geçerse Türkiye’yi ziyaret etmeye ve iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmeye hazır olduğu mesajını iletti.

Yetkililerle görüşen el-Bedri, Akile Salih’in Konsey Başkanı olması halinde Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz sınırı anlaşmasının ve güvenlik anlaşmalarının yürürlükte kalmaya devam edeceğini söyledi.

Tek hedefi Fayiz es-Serrac’ın koltuğuna oturmak olan Akile Salih, o hedefe ulaşmak için son günlerde yoğun çaba sarf ediyor.

Libya’nın doğusunda kontrolü elinde bulunduran Hafter’le arasına mesafe koymaya çalışmasının sebebi de bu.

Moskova ve Kahire’den aldığı desteğin yeterli olmayacağını fark eden Akile Salih, Ankara açılımıyla şansını artırma peşinde.

Arap sokağında Tobruk Parlamentosu Başkanı’nı Türkiye’ye yönlendirenin Rusya olduğu konuşulurken, Ankara’nın el-Bedri’ye herhangi bir cevap vermediği belirtiliyor.

Daha da ötesi, kendisiyle görüşmelerin sadece “söyleyeceklerini dinlemek” maksadıyla yapıldığının net bir dille ifade edildiği kaydediliyor.

Akile Salih’in temsilcisinin Ankara’da kabulü, Mısır heyetinin geçtiğimiz günlerde Trablus’a gerçekleştirdiği ziyarete cevap olarak da okunabilir.

Libya’da Fayiz es-Serrac’ın halefi olmak isteyen adaylar arasında kıyasıya bir yarış var.

Ankara’nın kendine yakın isimlere sırt çevirip Akile Salih’e olumlu cevap vermesi beklenemez.

Öyle bir durum Türkiye’yi “güvenilmez müttefik” pozisyonuna düşürür.

Daha da ötesi, Hafter’in en güçlü müttefiki, daha düne kadar “Türkiye olmasaydı Trablus’u ele geçirmek üzereydik” diyor ve Türklerin Libya’dan çıkarılmasını savunuyordu.

Libya’da kurulacak yeni yönetimin Türkiye’yle yapılan tüm anlaşmaları gözden geçireceğini söylüyordu.

Her ne kadar Hafter’le tamamen aynı kefeye koymasa da Türkiye’nin Akile Salih’e ve taahhütlerine güvenmesini gerektirecek bir şey yok.

Ankara, Libya’nın birlik ve bütünlüğünün barışçıl yollarla sağlanması için her iki taraftan ılımlı ve akil insanların diyalogundan yana.

Akile Salih de şayet samimiyse ve bir şekilde ülkesine hizmet etmek istiyorsa önümüzdeki süreçte olumlu bir rol üstlenebilir.

Bunun için mutlaka Fayiz es-Serrac’dan boşalacak koltuğa oturması gerekmez.

Fakat başkanlık ihtirasıyla yanıp tutuşuyorsa ve amacına ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırsa – ki öyle görünüyor – Türkiye’nin desteğini alabileceğini düşünmesin.