Yaşamın birçok alanında olumsuz etkileri olan pandemi süreci, birkaç açıdan da fırsata dönüştürülebilecek imkânları beraberinde getirdi. İnsanların; kendi içseslerini dinlemeye, aileleriyle daha fazla zaman geçirmeye, baş döndüren hızdaki ‘dünyalık’ işlerden azda olsa soyutlanmaya vakitleri oldu. Tabi neredeyse her insanın bir veya daha fazla tanıdığını yahut akrabasını kaybettiği bir ortamda ‘iyi ki varsın korona’ diyecek değilim. Anlatmak istediğim husus, yaşadığımız ‘musibet’ ortamının eksik kalan yanlarımızı tamamlamak için bizlere zaman kazandırdığıdır. Mesela, kaybettiğimiz yahut belki de hiç olmayan okuma alışkanlığımızı bu süreçte bir yoluna koyabiliriz.

*****

Cehaletin en büyük düşmanı şüphesiz bilgidir. Bilgiye ulaşmanın ilk ve en önemli basamağı ise okumaktır. Tabii ‘dinlemekte’ bilgi sahibi olmak için güzel bir yoldur; fakat en müessiri şahsımca ‘referanslara’ bizatihi ulaşmaktır. Bu yazdığımı umarım bir ‘aklı evvel’ ortaya atılıp dini tedrisata getirmez; çünkü anlatmak istediğim bu değildir. Ha, İslamiyet’te ruhban sınıfı yoktur; yalnız âlimlere ihtiyaç her zaman vardır. Neyse bu konu yazımızın bahsi değil, zaten benim boyumu da aşar. Günümüz dünyasında kitabi bilgiye ulaşmak, eskiye nazaran çok daha kolay hale geldi. Maşallah ‘Google Amca’ ne sorsak önümüze birkaç makale birden çıkarıyor. Google Amca sağ olsun da, bizim kütüphane kültürüne, sahaf çarşılarının kokusunu içimize çekerek elde edeceğimiz bir okuma alışkanlığımıza ihtiyaç var.

*****

Şimdi pandemi, kütüphane ve okuma alışkanlığı kazanma mevzusunu bir bütüne bağlayarak asıl temaya giriş yapalım. Hizmeti geçenlere onlarca kez teşekkür edilmesi icap eder ki; hemen tüm illerimizde ve ilçelerimizde kütüphanelerimiz mevcut. Bu kütüphanelerimizden büyük kapasitede olanları, çağın gereklilikleri de göz önünde bulundurularak yenileniyor, bilgiye ulaşmayı daha kolay hale getiriyor. (Dijital Kütüphane vs.) Hele bazı örnek kurumlar var ki, pandemi sürecinde vatandaşın ayağına bizatihi kitap ulaştırıyor. İşte bunlardan birisi de Keçiören Belediyesi. Salgın nedeniyle kütüphanelere ziyaret sayısı doğal olarak düşünce ilgili belediye yöneticileri çok güzel bir uygulamayı devreye sokmuş. “Kitap Çağır” uygulamasıyla önce aradığı kitabın Fatih Kütüphanesi’nde olup olmadığını sorgulayan vatandaşlar, talep ettikleri eserin ‘raflarda’ bulunması durumunda istekte bulunuyor. Talebi alan belediye ekipleri, istenilen kitabı ıslanmayacak şekilde dezenfekte edip poşetledikten sonra 48 saat içerisinde vatandaşın kapısına ulaştırıyor, ödünç süresi dolunca da geri topluyor. Örnek teşkil eden hizmet, Avrupa Konseyi tarafından da iyi uygulama örneği olarak gösterildi.

*****

Benzeri bir hizmet, geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından engelli vatandaşlarımıza yönelik olarak devreye girmiş. Bu güzel örneklerin özellikle pandemi sürecinde çoğalması vatandaş odaklı yerel yönetim anlayışının bir adım daha ileriye taşınmasına vesile olacaktır. İlk olarak da sorumluluk sınırları içerisinde Türkiye’nin en büyük kütüphanelerinden biri olan Başakşehir Belediyesi’nden bu adımı bekliyorum. “Mutluluğun Şehrine” öncüler arasında yer almak yakışır. Kalın sağlıcakla…