Filistin davası üç aşama geçirmiştir. İlki ulusal devrim aşaması olup daha sonra siyasal bir sürece dönüşmüştür. İkincisi İslami Cihad ve Hamas tarafından başlatılan İslami devrim aşamasıdır. Üçüncüsü de Hamas projesinin sonuç elde edememesi sebebiyle eşiğinde durduğumuz popülizm aşamasıdır. Zira artık Hamas’ın dünyaya sunacak herhangi bir siyasi projesi kalmamıştır. Önünde kalan tek seçenek, Gazze’deki büyük halk hareketinin arkasına saklanmaktır. Oysa popülizm kesinlikle bir çözüm yolu değil.

Hamas’ın askerî projesi çıkmaz sokağa girmiştir. Çünkü sınırlı bir savunma projesine sahipti. İsrail, Gazze roketlerini bahane edinerek bir füze savunma sistemi (Demir Kubbe) kurdu. Dahası bu sistemi İngiltere dahil olmak üzere birçok ülkeye satarak ekonomik açıdan da büyük avantaj sağladı. Hamas’ın siyasi musalaha projesi de başarısız olmuştur. Çünkü askerî gücünün bağımsız olarak kalmasını şart koşan bir uzlaşma istemektedir. Bunu da Filistinlilere maddi destek sağlayan ilgili ülkeler kabul etmemektedir. Hamas, Gazze Şeridi’nde iktidarı uzunca bir süre elinde tutmayı başarabilmiştir. Ancak, Gazze halkının sorunlarına hiçbir çözüm getirememiştir.  

Gazze’de bugün, özellikle de son yürüyüşlerden sonra düzinelerce kurban, düzinelerce ağır yaralı, düzinelerce sakat kalmış ve yaklaşık 3 bin yaralımız daha olmuştur. Önceki savaşların yaralı siviller listesine yenileri eklenmiştir. Ufkunu kaybetmiş Gazze’de nüfusun yüzde 70’i (dışarıdan gelecek) insani yardımlara bağımlıdır ve tüketilen içme suyunun sadece %4’ü sağlığa elverişlidir.

İslamcı bir hareket olan Hamas’ın yeni popülist söylemi Arap medyasına çabucak ulaşabilir, ancak boşuna! Çünkü çoğu Arap ülkesi Gazze meselesine insani yardım dışında bir pencereden bakmamaktadır. Ayrıca, Hamas’ın uluslararası sisteme iletmek istediği herhangi bir siyasi mesaj, arkasına gizlendiği kalabalık halk hareketlerinden geçerek hedefine ulaşmayacaktır. Suriye’deki benzer bir kaotik popülist yaklaşım ülkeyi felakete sürüklemiş, elle tutulur hiçbir hayırlı sonuç da elde edilememiştir.

Hamas’ın çok iyi idrak etmesi gereken husus şudur ki; bugün çok farklı ve çok çeşitli bir dünya ile karşı karşıyayız. (Ey Hamas), şayet bu yeni durumu anlamakta ve uyum sağlamakta zorlanıyorsan, bir kenara çekilmeli ve iktidarı politik oyunu yönetebilecek başkalarına bırakmalısın. Hamas’ın bir türlü kabullenemediği mesele işte budur.

Gazze yürüyüşleri hiçbir müspet netice vermemiş, Gazze’deki eski felaketlere yeni bir insani felaket ilave etmekten başka bir işe yaramamıştır. Bazılarının vehmettiği gibi uluslararası toplum (bu yürüyüşler sebebiyle) Hamas’ın yanında durmuş değildir. (Bunu yapmazlar), zira Hamas’ın sivilleri tehlikeli askerî bölgelere göndererek savaş suçu işlediğini düşünmektedirler. Bu, Batı Şeria’daki durumdan tamamen farklıdır. Çünkü Batı Şeria doğrudan işgal altındadır ve arada sınırlar yoktur.

Hamas, Filistin meselesini popülist bir davaya dönüştürmek istemiştir. Ama Gazze 8 günde çok sayıda kurban vermiştir. Evet, karşılığında binlerce Arap entelektüel ve aydının sesini kazanmıştır. Ancak, bu Arap medyası ve aydınları, Suriye halkını ilk alkışlayanların tâ kendileridir. Ama şimdi (Suriye meselesinde) sessizliğe gömülmüş durumdalar.

Son olarak, Gazze’deki Hamas’a ve ortaklarına şunu söylüyorum: Yeter artık, başkalarının bayrağı devralmasına müsaade edin.

Çeviri: Fethi Güngör