Dünya her geçen gün daha yaşanmaz hâle geliyor.

Özellikle Sanayi Devrimi sonrasında doğa bozulmaya, doğal olan her şey yok olmaya başladı.

İnsani özelliklerini yitirip duygusuzlaşmış, hislerini kaybetmiş, hassasiyetleri yok olmuş insanlarla dünya her geçen gün daha da yaşanmaz hâle geliyor.

Hak hukuk, helal haram, güzel çirkin, iyi kötü gibi kavramlar dünyadan da dünyamızdan da çekiliyor her geçen gün; bunların yerini kâr zarar, menfaat, rakamlar gibi ruhsuz ifadeler, değerler(!) alıyor.

Maddiyattan beslenen dijital dünyaya doğru atılan adımlarla maneviyattan beslenen insanın ruh dünyası, duyguları, insani özellikleri her geçen gün mevzi kaybeder oldu.

Korkarım ki çok ciddi tedbirler alıp insanlığı kurtaracak, insanı et kemik yığını olmaktan öteye taşıyan, insanı insan yapan değerleri insanlığı/mızı/n merkezine koyacak çalışmalar yapmazsak, bunun mücadelesini vermezsek yakında kurtarılacak insan da insanlık da kalmayacak.

Maneviyatını, insanı insan yapan özelliklerini yitiren insanlar da yaşadığı manevi boşluğu kapatmak, ruh dünyasını tatmin etmek için arayışlara girdi. Bu arayışlar sonunda düzgün bir rehberi, yol göstericisi, İlahi bir yol haritası olmayan insanların önemli bir bölümü sapıttı, ahlaksızlaştı.

Nihayetinde öyle bir noktaya geldik ki insanlığı, gelecek nesilleri tehdit eder oldu sapıklıkların boyutu.

Sapıklar ve sapıklıklar her yerde korunur kollanır ve kutsanır oldu. Artık sapıklara sapık, ahlaksızlara ahlaksız; sapıklığa sapıklık, ahlaksızlığa ahlaksızlık diyemez olduk.

Bunlar karşısında insanlığı korumak için sesini yükselten, mücadele eden insanlar anında linç ediliyor. Özellikle sosyal medya platformlarında sesleri kesiliyor, engelleniyor, hesapları kapatılıyor.

Eş cinsel sapıklıkların, cinsiyetsiz bireylerin, çeşitli sapık ilişkilerin reklamı her yerde yapılır oldu. Tüm sapık ilişkiler “aşk” gibi kutsal bir kavramın içinde eritilerek insanların gözüne sokulur oldu, göstere göstere alıştırdılar hepimizi. Sapıklıkları, ahlaksızlıkları o kadar normalleştirdiler ki pek çok insan; artık duyarsızlaştı, normal karşılar oldu.

Tepki gösteren insanları da çeşitli iftira kampanyaları ve karalamalarla sindirdiler, yalnızlaştırdılar. Bunu yaparken de güç aldıkları çeşitli yasalar, sözleşmeler oldu.

Hamdolsun ki uzun mücadeleler sonucunda İstanbul Sözleşmesi denen ucube sözleşmeden çekilme noktasında Ak Parti ve Reis’ten bir irade beyanı gördük. İnşallah bu sözleşme ile beraber güya cinsel yönelimleri garanti altına alan 6251 No’lu yasa, aileyi ifsat eden 6284 No’lu yasa vb. bu sözleşmeyi destekleyen, hayırdan çok şerre hizmet eden yasal düzenlemeler de kaldırılır.

Sonuç olarak,

Türkiye; ahlaksızlık, namussuzluk, sapıklık üreten bataklığı kurutmalı ve bu konularda sert yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapmalıdır.

LGBT gibi sapık örgütlerin tüm faaliyetleri acilen yasaklanmalıdır.

Eş cinsel sapıklık, suç kapsamına alınmalı ve reklamını yapan tüm mecralar anında kapatılmalıdır.

Sapıklıklar, ahlaksızlıklar, namussuzluklar özgürlük değil; insanlığın köküne yerleştirilmiş atom bombalarıdır ve tez zamanda imha edilmelidir.