Ana; evlat, baba, aile, toplum için nedir?

Ana, ağyarın inadına yârdır; dağlara inat bağdır!..

Ana; hep feda eden, kâr nedir bilmeyen fedakârdır!..

Ana, cefayı tespih tespih çeken cefakâr; çileyi şükür vesile bilen çilekârdır!..

Ana, evladı ve ailesi için çölleri mor sümbüllü bahçelere çeviren bahçıvandır!..

Ana; sevginin, şefkatin, merhametin membaı iken evladı ve ailesi söz konusu olduğunda öfkenin, hiddetin, şiddetin kaynağı olup cihanı ateşe verebilecek bir candır!..

Kadın; yaratılışı itibariyle naziktir, nazenindir, zariftir; fiziken zayıftır!.. Bakmayın ve aldanmayın günümüz insanımsılarının “Kadın güçlüdür, erkeğe muhtaç değildir, erkeğin yaptığı her şeyi yapar!..” gibi teranelerle kadınları erkeklerle yarıştırıp, iyice erkekleştirip kapitalizme hizmetkâr, ucuz iş gücü, sömürü aracı yapmaya çalışmalarına!..

Kadın; gücünü zarafetinden, nezaketinden, edebinden, ahlakından alır!.. Ama gerçek anlamıyla bir güçten bahsedeceksek de asıl gücünü analığından alır!.. Analık ise sadece çocuk doğurmak değil, analık vasfına haiz olmakla ilgili bir durumdur!..

Kadın; erkek gibi kabalaştıkça, her ortama girdikçe, kendinden ödün verdikçe zayıflıyor!..

Erkek, bir cevizin kabuğuysa kadın meyvesidir; erkek kafaysa kadın beyindir, erkek göğüs kafesiyse kadın kalptir, erkek taşsa kadın topraktır!.. Biri diğerini korur, muhafaza eder; diğeri hayati görevleri yerine getirir!..

Tabii ki görev paylaşımlarda bazen aksaklıklar, haksızlıklar ve adaletsizlikler olmuştur, oluyor. Ancak bunlar; isyan ateşini, intikam duygusunu haklı kılmaz!.. Düzeni bozup düzensizliği hâkim kılmayı, millî manevi değerlere savaş açıp aykırı olmayı, İslam dışı akımlara kapılıp anarşi düzenine yelken açmayı normalleştirmediği gibi kadının, ailenin, toplumun da felaketi olur!..

Şimdiye kadar kadınlarımızın ezildiği de olmuştur, haksızlığa da uğramıştır, hak ettiği değeri görmediği de olmuştur!.. Evladından, kocasından çekmiştir; imtihan deyip sabretmiştir!..

İşte tüm bu özellikleri; kadını, anayı bizim toplumumuzda, İslam’da müstesna bir yere koymuştur!.. “Hanım” yapmıştır onu, hanların hanı olmuştur, candan öte canan olmuştur!..

Bundan dolayıdır cennetin anaların ayaklarının altına serilmesi!..

Bakmayın şimdi kadın hakları, kadına özgürlük, eşitlik, pozitif ayrımcılık teraneleri ile ortalıkta dolaşıp dünyayı velveleye verenlere!.. Onların amacı ne kadının hakkı, özgürlüğüdür ne de kadının ezilmişliğidir dertleri!..

Onların tek amacı vardır o da kadınlardan daha fazla faydalanmak, kadını daha fazla sermaye yapmak, kadına daha rahat ulaşmanın özgürlüğünü yaşamaktır!..

Maalesef ki kadınlarımızın ekseriyeti de modern dünyanın yalancı insanlarının, ikiyüzlü sistemine ve algı operasyonuna kanmış; kendi çektiği sıkıntıları çekmeyeceğini düşünerek kızını kendinden farklı yetiştirme, kendinden farklı yere konumlandırma, fıtratı dışında bir yola sokma yanlışına düşmüştür!..

Analarımız ve kızlarımız arasında uçurum oluşmuş ve analar yâr iken kızları yar olmuştur. Her türlü hoyrat rüzgâra, fırtınaya, yağmura, çamura açık hâle gelmiş ve her geçen gün daha çok zarar görmeye başlamıştır.

Analar ve kızları arasındaki bu fark, hayra alamet değidir!..

Konuya sonraki yazıda devam edelim inşallah!..