Hayat boyu yapıp ettiklerimiz alışkanlıklar silsilene dönüşür. Hatta o kadar alışırız ki o şeyi gözümüz kapalı yapacak hale geliriz. Neyi en küçük yaşta yapmaya başlarsak, o en derine nüfuz eden bir alışkanlığa dönüşür. İyi bir alışkanlık edinmişsek o, insanı bulunduğu ortamda seçkin birisi haline getirir. Anne babanın asıl görevlerinden birisi, tatlı dili, güler yüz ve karşısındakine kullandığı saygın bir tutum ile önce gönlünü içten fethetmek, sonra da kendisinin üzerinde örneklediği güzel ahlâkı telkin ederek çocuğun hayata geçirmesine yardımcı olmak.

Hayata dokunan her şey çok önemlidir

Neye alışırsak, o benzerlerini de çeker. Bir araya gelen alışkanlıklar güçlü bir duruşun temel taşlarıdır. Artık bizi görenler, o temel taşlarımıza bakarak bizi tanımlarlar. Alışkanlığın azı çoğu ya da önemsizi yoktur. En küçük eylem bile, daha büyük olmaya yolcudur çünkü elimizle, gözümüzle, beynimizle ve duygularımızla temasa geçmiştir. Neyi duygularımızı katarak yaparsak, o yaptığımızı daha çok yapmaya istek duyarız.

Her alışkanlık kişiyi bir yerlere taşır

Yolculuğumuz nereye? Bizi Rabbimize (cc)  yaklaştıracak bir yol ve yolculuk biçimi içinde mi ilerliyoruz yoksa Allah’ı (cc) gündemlerine almayan insanlarla mı düşüp kalkıyoruz? Kime yakınsak onun hali bize sirayet eder. O halde, alışkanlıklarımızı korumak gibi de bir sorumluluğumuz var. En güçlü alışkanlıklar bile, onları doğru bir anlayış ve doğru çevre ile korumazsak, bir de bakmışız ki o güçlü zannettiğimiz alışkanlığımız giderek zayıflamaya başlamış, yerine başka adaylar boy göstermeye başlamış. Bunun hemen önü alınmazsa, var olan ilişkideki duygusal bağlar arttıkça o tarafa meyil de artar. Bu alışkanlıklarımızla birlikte bizim de değişmemiz anlamına gelir. Bu değişim iyi yönde ise gayet güzel, kötü yönde ise, insanı kendisinden utanacak hale düşürebilir ve nice yuvaların huzurunun bozulmasına ve hatta dağılmasına sebep olabilir.

Ne taşıdığımızın farkında mıyız?

Bu hayat telâşesi içinde kendimize şöyle bir durup bakacak bir zaman aralığı bulabilirsek, farkında olmadan kimlerin sofralarına oturmuş, kimlerin adetini adetimiz yapmış ve kendimizi nerelere taşımışız farkında olmaya başlarız. Eğer düşünmez, tefekkür etmez isek, köprünün altından çok sular geçtikten ve ciddi zararlar aldıktan sonra fark edersek bu, ciddi yıkılmalara, kırılmalara sebebiyet verebilir ve telâfisi de genellikle mümkün olmaz.

Biz insanız ve her an bir değişim içindeyiz. O halde bu kaçınılmaz değişimin iyiye ve doğruya doğru olması için uyanık bir zihin, feraset ve doğru arkadaş seçimi mutlaka gerekir. Tabii ki niyetimizi ve bizi bu niyette sabit tutacak dua ve gayreti en başa yerleştirmek gerekir. Şahsiyetli bir duruşun anlayış ve alışkanlıklarına talip olup peşinden koşabilmemiz ve Rabbimin (cc) de hayırlı bir netice halk etmesi dualarımla.