Çocuklar ilk önce görerek öğrenir. Ailedeki yaşananlar onun ilk gördüğü ve neyin ne olduğunu anlayamadığı için öyle olması gerektiğini sandığı şeylerdir. Biz ebeveynler doğal yaşantımızla bize benzeyen çocuklar yetiştirmiş ve zihinlerine bol bol modeller serpiştirmiş oluruz.

Şiddet hayatımıza nasıl girer?

Herhangi bir soruna çözüm üretmemiz gerektiğinde şu üç hususa bakmamız gerekir. 1. Hazırlayıcı sebepler, 2. Ortaya çıkaran sebepler, 3. Sürdürücü sebepler. Bunları sırasıyla ele almalı ve ortaya çıkan neticeye göre de çözüm alternatifleri üzerinde çalışmalıyız.

Hazırlayıcı sebepler

Çocuk evde babasının annesini itip kaktığını, kafasına estikçe vurduğunu görerek büyürse, “Erkek eşine vurabilir” anlayışıyla büyür. Üstelik “Bunu sen hak ettin” diyerek hem suçlar hem de kendisini haklı çıkarır ve bunlar çocuğun gözü önünde yaşanır.Çocuk annesi tarafından şiddet görür. Eşi ile arası iyi olmayan hanımefendiler, çoğunlukla gergin, mutsuz, tepki eşiği düşük bir psikolojide olurlar. Bu durumun faturası çocuklara kesilir. Anne de normalde bağırmayacağı şeylere bile bağırabilir ve vurabilir.

Çocuk kedilere, sineklere köpeklere eziyet eder, vurur, canını yakar ve anne babası ona bunun çok yanlış ve günah olduğunu söylemez ve seyrederse, zalim ve acımasız çocukları olmasını desteklemiş olur.En çok gönül bağı olması gereken annesinden anlayamadığı sebeplerle şiddet gören çocuk, içinde büyüttüğü öfkeyi, elinin altında buluna kardeşlerine bahaneler üreterek yansıtır. Böylece şiddet döngüsü başlamış olur.Küçük çocuk komşu çocuğunun saçını çektiğinde, vurduğunda, zorla elindeki oyuncağı aldığında annenin sessiz kalması ve hatta gülümseyen tutumu, “Devam edebilirsin” mesajıdır ve bu tutum büyüyerek devam eder. Geleceğin despot, zorba ve zalim tiplerinin alt yapısı böyle hazırlanır.Anne kız çocuğun şiddetini engellemeye çalışırken erkek çocuğun şiddetini görmezden gelir, “Erkektir vurur, erkektir yapar” der. “Sen kızsın susuver, abin ne derse yapıver” diyerek, daha küçücük çocuklara, gelecek hayatlarında erkeklerin zalimce davranmalarının normal olduğu kültürel alt yapısını hazırlar.Çocuklar büyürler, genç olurlar. Kız birisiyle konuşursa namus meselesi olur, erkek birisiyle konuşursa hatta sık sık sevgili değiştirirse, sanki övünülecek bir şeymiş gibi övünülerek anlatılır. Halâ çoğu yerlerde kadına söz hakkı verilmez, kadın erkek için vardır ve işi sadece hizmet edip çocuk dünyaya getirmektir gibi muamele görür. Bu değersizleştirme operasyonu gibidir ve şiddeti uygulayacağı zemini hazırlar.Anneler, damatlarının kendi kızlarına yüksek sesle bile konuşmasına dayanamazken, oğlu gelinine şiddet uyguladığında, “Sen onu bu hale getirdin” diye suçlar, devamında da, “Hepimiz sabrettik sen de sabret” diyerek noktayı koyar.

Nasipse devam edecek