Cuma günü 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Malum çevreler tarafından günlerdir he yerde neden sokağa çıkma yasağı ilan edilmiyor diye feveran ediliyordu.

Normalde saat 21 de kapanması gereken iş yerleri ne kerametse sokağa çıkma yasağı ilanıyla beraber birden açılıverdi. Yasak ilanıyla beraber ihtiyacı olan olmayan milyonlarca insan marketlere, fırınlara ve benzin istasyonlarına hücum etti. Kimsenin sosyal mesafe, salgın, bulaşma riski düşünmeden lazım olan olmayan birçok malzemeyi almaya çalışmasını ibretle izledik.

Avrupa’da eleştirdiğimiz görüntülerin kısa bir özetini bizde yaşadık. Muhtemeldir ki bu nedenle virüsün yayılma hızında bir artış yaşanacaktır.

Avrupa’yı takip ediyorum. Kimse bu süreçte hükümetini eleştirmiyor. Kimse süreç yönetilemiyor diye ortalığa dökülmüyor. Bilakis herkes sürecin bir an önce sonuçlanması için hükümetlerine ellerinden gelen desteği sunuyorlar. Katkı sunamayanlar en azından baltalama moduna girmiyorlar. Kimse onca olumsuzluğa rağmen ülkesini Uganda ile karşılaştırma hevesine girmiyor.

Türkiye salgınla mücadele noktasında iyi gidiyor. Sonuç olarak bu bir vüris ve şuan için tek çözümü mümkün mertebe izole olabilmek. Sokağa çıkma yasağı koymak da izole olmanın sağlanması hususunda önemli bir adım. Virüs zincirini kırmak bu şekilde mümkün olabilir. Sürekli sokağa çıkma yasağı uygulanamamasının nedenini de Cuma gecesi hepimiz öğrenmiş olduk. Hem üretim devam etmeli hem de insanları korumak için çabalamalıyız.

İllaki süreç sona erecek bu virüsle mücadele de kazanılacaktır. Ama bu kriz süreci sonrası dünya eski dünya olmayacak, kimse eski refleksleriyle hareket etmeyecektir. Türkiye gıda, tarım ve tekstil altyapısıyla dünyanın gözbebeği Ülkerlerden biri haline geldi. Hem güvenilirliği hem de Avrupa’ya lojistik yakınlığı süreç sonunda yeni ve güzel günlere adım atılmasını sağlayacaktır.

Hükümetin sürecin sonrası için attığı adımlar da olumlu olmakla beraber bazı eksikliklerle göze çarpsa da iyi niyetli görünüyor. 21 ilde yaz dönemi ekilebilecek tahıl ve bakliyat için tohum desteği, arazi yardımı yapılması son drece önemliydi. Keşke il sayısı daha da arttırılsaydı. Yurt dışından alınmak zorunda kalınan bu materyallerinin üretimi sürecin uzaması durumunda ihtiyat depolarını tamamlanmasını sağlayıp, kendine yeten ülke tezini güçlendirecektir.

Hiç üretim olmasa dahi depolarında 2 yıllık mahsul bulunan Türkiye, dünyadaki üretim azalmasını kendi açısından tolore edebilecektir. Öyle ki önümüzdeki bir iki yıllık süreçte en küçük tarım arazisinde üretilecek küçük üretimler dahi çok büyük önem arz etmektedir.

El ele, yürek yüreğe bu süreçte atlatılacaktır. Bizde bunu yapabilecek güç, takat ve azim var. Bunu maske üretiminde de, siperlik üretiminde de, ekipman üretiminde de gösterdik hamdolsun. Önemli olan bunu ileriye taşıyabilmektir.

Yarınlar bizim için güzel günlere gebe inşallah. Vesselam…